18 Kasım 2021 Perşembe


 

“de” Sözcüğü Sorunu

Ali TÜRKSEVEN

 

            Sorun

Şifreleri çok tartışılan şu 2011 YGS’nin 29. Türkçe sorusu, “bağlaç”ın ne olduğunu bir kez daha gözden geçirmeyi gerektirdi. Soru şu:              

Usta şairlerin şiir hakkındaki yazılarını okumak, yalnızca onların şiire ilişkin görüşlerini öğrenmemizi, kendi şiirlerini anlamamızı değil, bir devrin şiir anlayışını sorgulamamızı ve yapılan tartışmaları değerlendirebilmemizi de sağlar.  

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Bağlaç görevinde kullanılmış “de”

B) Sıfatlaştıran –ki

C) Sürerlik fiili

D) Ünlü düşmesi

E) Dönüşlülük zamiri

                Buradaki “de” sözcüğü bağlaç sayılmaktadır. “de” sözcüğü “ilgeç” midir, “bağlaç” mıdır, yoksa kullanıldığı yere göre mi “ilgeç ya da bağlaç” olmaktadır? Bu yazı, bu konudaki değişik görüşleri ele alıp tartışarak bir sonuca varmayı amaçlamaktadır.

            Konuya Yaklaşımlar           

“Bağlaç”ın tanımı konusunda uzmanlar arasında görüş birliği var gibidir. Gencan[1] “Anlamca ilgili tümceleri, kavramları ya da görevdeş öğeleri bağlamaya yarayan sözcüklere bağlaç” (s.446) der. “de” sözcüğünü yalnızca bağlaç konusunda ele alır, ilgeç olan de’yi benimsemez görünür. Örneklerin bir bölümü şunlardır: “Ben de gideceğim. Orhan’ı da alalım. Burası da güzelmiş. Üçü de bahçeye çıkmış. İkimiz de çalışıyoruz. Dördünü de gördüm.” (s.457), “Okuyup da adam olmalısın.” (s.460)

                Gencan etkisinde olduğu anlaşılan Sözcük Türleri[2] adlı yapıtın “bağlaç” tanımı şöyle: “Eş görevli ya da birbiriyle ilgili sözcükleri, sözcük öbeklerini, özellikle tümceleri bağlamaya yarayan, bunlar arasında anlam ve kimi zaman biçim bakımından bağlantı sağlayan öğelere bağlaç adı verilir.” (s.145) “de (da)” bağlacı için de “Bu bağlaç, tümceleri, sözcük öbeklerini, aynı türden sözcükleri ve görevdeş öğeleri bağlar. (…) En çok, tümceleri bağlamada kullanılır.” (s.148-149) bilgilerinden sonra “Ali’yle de gidebilirsin. Sen de mi gittin?” (s.151) türünden örnekler verilir. Bu yapıtta da ilgeçler arasında “de”den söz edilmez.

            Banguoğlu[3] “bağlam” adını verdiği “bağlaç”ı şöyle tanımlar: “Söziçinde iki kelimeyi, aynı değerde iki cümle unsurunu, iki yargıyı ve bazan da iki paragrafı bağlamaya yarayan kelimelere bağlam (conjonction) adını veriyoruz.” (s.390) Banguoğlu, “de”yi burada ele alır; ancak örnekleri yok denecek denli azdır: “Söyledi de, inanmadık.” (s.395) Banguoğlu “ilgeç”e “takı” der. “Takı”lar arasında “de”yi saymaz. Buradan onun “de”yi yalnızca “bağlaç” saydığı sonucuna varabiliriz.

            Ergin[4] ise “ilgeç, bağlaç, ünlem”leri “Edatlar” başlığı altında inceler. “Bağlama edatları”nda “bağlaç”ı (sözcük olarak kullanmadan) şöyle tanımlar: “Bunlar kelimeden küçük dil birliklerini, kelimeleri, kelime guruplarını ve cümleleri şekil veya mânâ bakımından birbirine bağlayan, onlar arasında bir irtibat kuran edatlardır.” (s.352) Ardından da “Türkçede aslında bağlama edatı yoktu. Bağlama edatları Türkçede sonradan ve yabancı dillerin tesiri ile ortaya çıkmıştır. Onun için Türkçede kullanılan bağlama edatlarının büyük bir kısmı yabancı asıllıdır.” diye ekler. “da, de” başlığının altında şu açıklamaları yapar: “da, de bugün çok kullanılan bir bağlama ve kuvvetlendirme edatıdır. Sonuna geldiği unsurları, kelimeleri daha önce veya sonra gelen ve düşünülen, mevcut olan veya zikri geçen unsurlara bağlar, aynı zamanda sonuna geldiği unsuru belirtir, kuvvetlendirir. (…) Fakat asıl hakim fonksiyonunun bağlama olduğu muhakkaktır. Kuvvetlendirme fonksiyonu olsa olsa bağlama fonksiyonuna müsavi olabilir, fakat ondan fazla değildir.” (s.358) Daha sonra  “Ben de gidiyorum.”, “Üçü de gelsin.” (s.359) tümceleri için “…aslında burada da önceki bir unsura bağlanma ifadesinin gizli bulunmadığı söylenemez.” (s.359) diye ekler. “Nasıl yaptı da kurtuldu.” tümcesi ile “Nasıl yaptı ki kurtuldu.” tümcelerini “yakın ve benzer” bulur. (s.359)

            Hacıeminoğlu,[5] “da, de”yi -Bağlama Edatları başlığı olmasına karşın- “Kuvvetlendirme Edatları”nda inceler. Bu başlıkta ele aldığı “da, de” için şunları yazar: “Karşılaştırma, sıralama, ve bağlama vazifesi görür (…): Testiyi kıran da bir, suyu getiren de (halksözü).” (s.231), “a. Bağlama vazifesi görür (…): Kızıyor da belli etmiyor.” (s.234), “Çamaşır yıkadım da yorulmuşum, şöyle içim geçmiş.” (s.235), “Yanıma gelsin de tek yalnız gelsin.” (s.237)

            Ediskun[6] ise “bağlaç”ın tek başınayken “anlamı olmadığını” söyler: “Bağlaçlar, başlıbaşlarına anlamları olmayan, fakat cümleleri ya da eş-görevli kelimeleri ya da kelime öbeklerini hem biçimce, hem de anlamca birbirine bağlayan kelimelerdir.” (s.302) Verdiği örneklerin bir bölümü şöyledir: “Kitabınızı, defterinizi de alınız.” (s.305), “Okusa da anlayamaz. Gelse de oturmaz. Okursa da anlamaz. Görmüşse de konuşamamış.” (s.306)  Ediskun “de”yi “Edatlar” başlığında da alır ve “de Edatı” altında şu tür örnekler verir: “Ahmet gelecek de, yemek yiyeceğiz de, sinemaya gideceğiz. Uyumuş da uyumuş. Benimle de alay etti. Her öğrenci, sınıfını çalışıp da geçer. Çocuk, sokak da sokak diye ağlamaya başladı.” (s.287)

Sonuç

Yukarıdaki değişik görüş ve örneklerden de anlaşılacağı gibi, uzmanlar arasında bu konuda -yer yer yakınlıklar olsa da- görüş birliği yoktur. Görüş birliği olmadığı gibi, karışıklıklar da vardır. Şu örneklerdeki “de”ler “ne”leri bağlamaktadır? “Ben de gideceğim.” (Gencan), “Üçü de gelsin.” (Ergin), “Okusa da anlayamaz.” (Ediskun).

Sorunu çözmeye yardımcı olacak şu örneklere bakabiliriz:

Araba ile geldi. Kardeşi ile geldi. (Buradaki  “ile”ler ilgeçtir, anlamca vardır.)

Kerem ile Aslı öyküsünü okudum. (Buradaki “ile” bağlaçtır, eş görevli iki sözcüğü bağlamıştır.)

İzmir’e gelmiş;  ancak beni aramadı. (Buradaki “ancak” bağlaçtır, iki tümceyi bağlamıştır.)

Bu soruyu ancak sen çözebilirsin. (Buradaki “ancak” ilgeçtir, anlamca vardır.)

Yukarıdaki örneklerdeki bakış açısını “de” için de kullanabiliriz:

Gizem de Özgür de geldi. (Buradaki “de…de” bağlaçtır, eş görevli iki sözcüğü bağlamıştır.)

İzmir’e gelmiş de beni aramadı. (Buradaki “de” bağlaçtır, iki tümceyi bağlamıştır.)

Görkem de geldi. Ezgi de gitti. (Buradaki  “de”ler ilgeçtir, anlamca vardır.)

“Bağlaç” türündeki bir sözcüğün temel görevinin “bağlamak” olduğu unutulmamalıdır. Bağlanmanın da “biçim”le sınırlandırılması, tanımı belirginleştirecek, örnekleri doğru adlandırmayı sağlayacaktır. Gerçekte yukarıda alıntılanan tüm “bağlaç” tanımlarındaki “anlamca” sözcüğü çıkarılırsa düğümün çözüldüğü görülecektir.



[1] Tahir Nejat GENCAN, Dilbilgisi (Gözden geçirilmiş 4. Baskı, Ankara: TDK Yayınları, 1979), ss. 446-478.

[2] İbrahim KUTLUK, Neşe ATABAY, Sevgi ÖZEL, Sözcük Türleri (Ankara: TDK Yayınları, 1983), ss.145-180.

[3] Tahsin BANGUOĞLU, Türkçenin Grameri (İstanbul: 1974), ss. 390-396.

[4] Muharrem ERGİN, Türk Dil Bilgisi (Beşinci baskı. İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1980), ss. 348-373.

[5] M:Necmettin HACIEMİNOĞLU, Türk Dilinde Edatlar  (Üçüncü basılış, İstanbul: MEB Yayınları, 1984), ss. 220-240.

[6] Haydar EDİSKUN, Türk Dilbilgisi (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1985), ss. 284-301.

(Çağdaş Türk Dili 286, Aralık 2011)


Boşa yazmıyormuşum demek ki; yazılarım üniversite derslerinde okutuluyor :)

FEYZİYE MEKTEPLERİ VAKFI

IŞIK ÜNİVERSİTESİ

TÜRKÇE DERSİ 101 (TUR 101)

2012-2013/I.YARIYIL

OFİS SAATLERİ

SALI: 11.00-12.00; PERŞEMBE: 11.00-12.00

OFİS NO: 218

OFİS TEL NO: 7164

E POSTA: kiziltan@isikun.edu.tr

DERS SAATLERİ

101.01 (SALI 5, 6) DMF 004

101.02 (ÇARŞAMBA 3, 4) DMF 004

101.03 (SALI 1, 2) DMF 004

101,04 (ÇARŞAMBA 1, 2) DMF 004

DERS TANIMI

Derste; iletişim aracı olarak dil, dünya ve Türk dilleri, dil-kültür-edebiyat ilişkisi üzerinde durulur. Türkçe'nin dil ve anlatım zenginliği, yazım kuralları ve dilbilgisi özellikleri; sözlü ve yazılı anlatımda karşılaşılan yanlışlar, uygulamalı olarak öğretilir. Bilgilendirici ve yazınsal metin okuma ödevi verilir; ödevler sözlü anlatımla sunulur.

KAYNAK KİTAP ve MAKALELER

• Oya Adalı, Anlamak ve Anlatmak, İstanbul: Pan Yayıncılık, 2003, s. 15-160.

• Merih Zıllıoğlu, “İletişim Nedir?”, İletişim Nedir?, İstanbul: Cem Yayınevi, 1993, s. 1–21.

• Attila Aşut, "Dilin Kemiği: Sessiz Harflerle İletişim Çılgınlığı ", Çağdaş Türk Dili, Aralık 2011, Sayı:.286.

• Öner Yağcı, “Ortak Dil ve Sanatçının Borcu”, Çağdaş Türk Dili, Nisan 2010, Sayı: 266.

• Prof. Dr. Ahmet Kocaman, "Bilim Söylemi: Terimler ve  Ötesi", Çağdaş Türk Dili, Ağustos 2011, Sayı:282.

• Prof. Dr. Zehra İpşiroğlu, “Okumayı Öğretme”, Yaratıcı Toplum Yolunda Çağdaş Eğitim, İstanbul: Cem Yayınevi, 1990, s. 47-60.

• Ali Türkseven, "de Sözcüğü Sorunu", Çağdaş Türk Dili, Aralık  2011,  Sayı: 286.

• Hazl: Ömer Asım Aksoy, vd; “Giriş”, “Türkçe’de Harfler, ..”; Ana Yazım Kılavuzu; İstanbul: Adam Yayıncılık, 1999, s. 11-29; 62-90.

• Prof. Dr. Akşit Göktürk. “Okumasız Okuryazarlar”, Sözün Ötesi, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 2012, s. 45-50.

• Prof. Dr. Nejat Bozkurt, “Aydınlanma Dönemi Felsefesi: İnsan Hak, Görev ve Sorumluluklarının Temellendirilişi”, Çağdaş Toplum Değerleri, İstanbul: 1997, s. 93-115.

• Günay Güner "Türk  Basın Dili ve Türkçemiz", Çağdaş Türk Dili,Temmuz 2011, Sayı: 281.

• Halide Edib Adıvar, Sinekkli Bakkal, İstanbul: Özgür Yayınevi, 2006, s. 9-10.

• Orhan Veli Kanık, “İstnabul’u Dinliyorum”, Bütün Şiirleri. İstanbul: Varlık Yayınları, 1957, s. 130-131,

• Ferit Edgü, O-Hakkaride Bir Mevsim, İstanbul: Ada Yayınları, 1977, s. 27.

• Haldun Taner, “Yaşasın Demokrasi”, Hikayeler I, Yaşasın Demokrasi, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1970, s. 155-161.

• Prof. Dr. Ahmet Kocaman, “Türkçe Çevirilerde Dil Kullanımı Üzerine”, Uygulamalı Dilbilim Açısından Türkçe’nin Görünümü, Ankara: Dil Derneği Yayını, 1994, s. 42-47

 

5. Hafta (30/10/2012, 31/10/2012)

Tümce ve öğeleri, Bağlaçlar

Okuma Metni- Ali Türkseven, "de Sözcüğü Sorunu", Çağdaş Türk Dili, Aralık  2011,  Sayı: 286.

Uygulama-Özne-yüklem uyuşmazlığına ilişkin yanlışlar

Uygulama-Nesne ve tümleceye ilişkin yanlışlar

Uygulama-“De” ve “ki” sözcüklerinin kullanılışı

Yard. Doç. Dr. Mübeccel KIZILTAN

FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ

ENFORMASYON TEKNOLOJİLERİ

ÖĞRETİM ÜYESİ

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  “de” Sözcüğü Sorunu Ali TÜRKSEVEN               Sorun Şifreleri çok tartışılan şu 2011 YGS’nin 29. Türkçe sorusu, “bağlaç”ın ne ol...