ORTA 1 TÜRKÇE DERS KİTAPLARINDAN
DOKUZUNUN ELEŞTİRİSİ
TÜRKÇENİN, KİTABI DA
GÜZEL OLMALI
Giriş
Türkçe ders kitapları eskiden
beri eleştirilir. Kitaba alınan metinlerden tutun da, içindeki dizgi ve dil
yanlışlarına değin yapılan eleştiriler, genelde haklı bir temele dayanıyor.
Çünkü bir din için kutsal kitap neyse, bir "dil öğretim aracı" olan
"Türkçe ders kitabı" da "Türk dili" için öyledir. Yanlışlar
hoş görülemez.
MEB'in 1994-1995 Eğitim-Öğretim
Yılı için okullarda okutulacak ders kitaplarını duyurduğu 9 Mayıs 1994 gün ve
2406 sayılı Tebliğler Dergisi'nde, altıncı sınıf (ortaokul 1) Türkçe dersi için
on sekiz kitap bildirdiği görülüyor (ss.343-344): (Bu yazıda incelenen dokuz kitabın yanına sayı konmuştur.)
Türkçe
İlköğretim 6 Komisyon Milli Eğitim Yayınevleri
Türkçe
Ortaokul 1 İsmet Özoğuz Serhat Yayınları - İstanbul
1.
Türkçe Dersleri Ortaokul 1 A.Birkan - S.Aykun - İ.İleri -
R.Gökyayla Ders Kitapları A.Ş. - İstanbul
2.
Türkçe Ortaokul 1 Ali
Çiçekli
Gendaş Gen. Yay. Dağ. - İstanbul
Türkçe
Ortaokul 1 M.Çiftçi - M.Özbay Emel Yayınevi - Ankara
3.
Türkçe Ortaokul 1 Beşir
Göğüş Altın Kitaplar Yayın.- İstanbul
Türkçe
Ortaokul 1 S.Sarıca
- M.Gündüz Fil
Yay. Bas.Yay San. Tic. A.Ş.- İstanbul
4. Türkçe Ortaokul 1 Yard.Doç.Dr. L.Karahan - Doç.Dr. M.İsen -
Dr.K.Akarsu Gaye
Ders Kitapları - Ankara
Türkçe
Ortaokul 1 Bahir Gürer Hitit
Yayınevi - Ankara
5.
Türkçe Ortaokul 1 İ.Pala- R.Ertem - S.Öner Servet Basım Yayın - İstanbul
6.
Türkçe Ortaokul 1 Kemal
Demiray İnkılâp
Kitapevi - İstanbul
Türkçe
Ortaokul 1 E.Öz-S.Öz Ders
Kitapları A Ş. - İstanbul
Türkçe
Ortaokul 1 H.Fethi
Gözler İnkılâp Kitapevi - İstanbul
7. Türkçe
Ortaokul 1 Nezihe
Yıldız Mahir Yayınları - İstanbul
8. Türkçe
İlköğretim 6 Ahmet
Kapulu Koza Yayın Dağıtım - Ankara
9. Türkçe
İlköğretim 6 Y.Yörük
- A.İ.Mıhçı - S.Başer Serhat Kitap. Yay. Dağ. - İstanbul
Türkçe İlköğretim
6 Vedat Öğün - Fatih Yılmaz
Öğün
Yayınları - Ankara
Türkçe İlköğretim
6 S.Şahin - S.Öneş Salan Yayınları - İstanbul
Amaç
ve Yöntem
Bu on sekiz kitabın olumlu ve
olumsuz tüm yanlarını ortaya koyacak bir çalışma, kuşkusuz, daha derin bir incelemeyi
gerektirir. Kaldı ki böylesi bir inceleme, bir dergi yazısı kapsam ve amacını
da aşar. (Orta 2 ve Orta 3 Türkçe ders kitaplarını da ele almayışımızın
gerekçesi budur.) Biz bu kitaplardan, edinebildiğimiz dokuz tanesinin
eleştirisini yapacağız.
Bu çalışmanın amacı, "Bakın,
ne kötü kitaplar var" yargısını ortaya koymak değildir. Kuşkusuz, bunların
her biri emek ürünüdür. Kitap yazarları, ortaya koydukları ürünlerde, zaten
bilseler yanlış yapmazlar. Çünkü bir gün birileri bu yanlışları sergileyebilir.
Bilimsel tutum ise, bu yanlışları gidermektir.
Yöntemimiz, ele aldığımız kitabın
"ıcığını cıcığını çıkarmak" olmadı. Çok derine inmemekle birlikte
yüzeysel olmamaya da çalıştık. Birilerinin eksik ve yanlışlarını bulmak, kişiye
ağır bir sorumluluk da yüklüyor. Titiz davranmazsanız, siz de yanlışa
düşebiliyorsunuz.
Eleştiriler (Tebliğler Dergisi'ndeki sıraya
göre)
1.Eski Metinler Ağırlıkta
Ortaokullarda
Türkçe Dersleri 1
Abdullah Birkan,
Saffet Aykun, İlhan İleri, Recep Gökyayla
(Ders Kitapları
Anonim Şirketi, Babıâli Cad. 39-İST.)
3. Hamur, 1990
Basım, 182 Sayfa, 16x23,5 cm.
"Milli Eğitim
Gençlik ve Spor Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu kararıyla ortaokulların
birinci sınıfları için yardımcı ders kitabı olarak kabul edilmiştir."
"Önsöz"de kitabın
hazırlanışına ilişkin ilkeler açıklanıyor. Ardından "öğrencilere"
bölümünde "Niçin Okumalıyız?", "Nasıl Okumalıyız?"
başlık-sorularının yanıtları veriliyor.
Metnin işlenme biçim-sırası:
Renkli bir resim (yazıncıyla ya da konuyla ilgili); Metin; Hazırlık
Çalışmaları; Metin Üzerinde Çalışmalar (Olayın ve Düşüncelerin Kavranması;
Kuruluş; Tür ve Anlatım); Uygulama (Kelime Hazinemiz; Dilbilgisi; Yazma
Konusu).
Metin işlenirken hiçbir sözcük ve
deyimin anlamı verilmiyor. Buna karşılık kitabın sonunda 12 sayfalık
"Kelimeler (Sözlük)", 7 sayfalık "Deyimler, Tamlamalar, Gruplar",
5 sayfalık "Yazarlar, Şairler" bölümü, 1 sayfalık da "Terimler
Endeksi" bulunuyor.
Metni alınan yazıncılar,
Cumhuriyet Dönemi ağırlıklı olsa da, günümüze pek uzanmıyor: Reşat Nuri
Güntekin (2 metin), Mehmet Akif Ersoy, Ömer Seyfettin, Cenap Şahabettin, Halit
Ziya Uşaklıgil, Ahmet Rasim (2 metin), Cahit Sıtkı Tarancı, Enver Naci Gökşen
(2 metin), Eflatun Cem Güney, Mehmet Emin Yurdakul, Ahmet Kutsi Tecer, Halide
Nusret Zorlutuna, Halide Edip Adıvar, Celali, Sait Faik Abasıyanık, Halikarnas
Balıkçısı, Ümit Yaşar Oğuzcan, Nezihe Araz, Necati Cumalı. Üç yazıncıdan ikişer
metin alınacağına, başka üç kişiye yer verilebilirdi.
Kitapta, başka ülkelerin
yazıncılarından da metinler var: B.T.Washington, E.de Amicis, E.H.Porter, La
Fontaine, H.Hesse, D.de Foe, Voltaire, A.Stevenson, Cervantes, Moliere,
G.R.Nuri.
Eskiden beri okutulan bir kitap
olması nedeniyle, 1970'lerin yazım kurallarına uyularak yazılan sözcüklerin
kaldığı görülüyor: sırasiyle (s.27) →sırasıyla / etmeğe (s.67) →etmeye /
yenmeğe (s.141)→ yenmeye. Türkçe karşılıkları yaygın olarak kullanılan birtakım
eskimiş sözcüklere de yer yer rastlanıyor: hatıra, kafiye, isim, hikâye, mana,
şahıs, tabiat, tabiilik; biyografi gibi. Dizgi yanlışı, oldukça az: papuç
(s.72) → pabuç / inkilab (s.98) →inkılap ( "devrim" yasaklanınca, olacağı
buydu!) gibi. (→: Doğru yazımı göstermektedir.)
Sözcük seçiminde -yazarlardan mı
kaynaklanıyor yoksa Bakanlığın bir karıştırması mı bilinmez- çelişkiler var:
kelime-sözcük (s.31), dize (s.36)-mısra (s. 142), millî (s. 142)-ulus (s.143),
ünsüz (s.27)-sessiz (s.33). Yine bir yazım sorunu olarak plan (s.27, 58)-plân
(s.33) gibi ikili durumlar var (Batı kökenli sözcüklere düzeltme konmaması,
tutarlı bir davranıştır.)
Kitapta "yazım (s.94), dize
(s.36), bölüntü (s.107 gibi sözcüklerin yer alması, bir olumluluktur. Kimilerinin
(ek gelince) yanlış yazdığı "fabl" sözcüğünün de “fabllarda (s.74)”
diye doğru yazılması da, bir başka olumluluk.
Metinlerin bulunduğu sayfalarda
beş satırda bir, numara verilmesi (kimi tümceleri ve sözcükleri bulmada),
eğitime kolaylık sağlayıcıdır. Ancak bu numaralar, kimi yerlerde (ss.84-85),
sayfaların kenarlarına gelecek biçimde yazılırken, kimi yerlerde de (ss.96-97),
iki sayfanın birleştiği yere yazılmış.
Kitapta hiç "Test"
soruları bölümü olmayışı; metinlerden sonra gelen bölümdeki yazıların harf boyutlarının
-gözleri zorlayacak denli- küçük olması, eleştirilmesi gereken özellikler
olarak göze çarpıyor. Bir de kitap boyunca, "Dilbilgisi" bölümünde
"eylemler" konusu -sanki- çokça yer alıyor. (İncelediğimiz kitapta,
179. sayfa 181. sayfadan sonra geliyor -"İçindekiler" bölümü-)
2. Çiçek Gibi Açan Dizgi
Yanlışları
Orta Okullar İçin
Türkçe1 Ali Çiçekli
(Gendaş, Çatalçeşme
Sok. No:19 Cağaloğlu/ İSTANBUL)
1.Hamur, 1993
Basım, 183 Sayfa, 16x23,5 cm.
"Talim Terbiye
Kurulunun 6.5.1992 gün ve 133 sayılı kararıyla 1992-1993 öğretim yılından itibaren
beş yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir."
Kitabın başında “Metinleri
işleme Plânı ve Plânla İlgili Açıklamalar” bölümünde yöntemle ilgili bilgiler
bulunuyor.
Metnin işlenme biçim-sırası:
Renkli bir resim (yazıncı ya da konuyla ilgili); Okumaya Hazırlık; Metin;
Sözlük Çalışmaları; Okuma, Anlama Çalışmaları (Olaylar, duygular, düşünceler;
Dil, anlatım); Tür ve Biçim özellikleri; Dil Bilgisi Alıştırmaları; Konuşma (ve
Yazma) Konusu.
Metin işlenirken birçok sözcük ve
deyimin anlamı veriliyor; bir bölüm sözcük ve deyimin anlamı ise öğrenciden
isteniyor. Bu yüzden olsa gerek, kitabın sonunda 4 sayfalık kısa bir
"Sözlük" bölümü var.
Metni alınan yazıncılar: Yaşayan
yazıncılara da yer vermesi, bu kitabın en önemli olumluluğu: Muzaffer İzgü, İlhan
Selçuk, Emre Kongar, Salah Birsel gibi günümüzün önemli adlarını (belki de ilk
kez bir ortaokul kitabında) görüyoruz. Cumhuriyet öncesinden: Karacaoğlan, Evliya
Çelebi, Şinasi, Tevfik Fikret, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp gibi yazıncıların
adları var. Ayrıca Mehmet Akif Ersoy, Ahmet Rasim (2 metin), Peyami Safa,
Reşat Nuri Güntekin, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Refik Halit Karay, Sait Faik
Abasıyanık, Cahit Sıtkı Tarancı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Nurullah Ataç,
Sabahattin Eyuboğlu, Halikarnas Balıkçısı, Behçet Kemal Çağlar, Eflatun Çem
Güney, Necati Cumalı, Cahit Külebi, Yaşar Kemal'in yanı sıra, ülkemiz dışından
da iki ad var: Aisopos, Selma Lagerlöf.
Kitabın en olumsuz yanı, dizgi
yanlışlarının çokluğu: amç (s.6) →amaç/ Şair (s.7)→ Şakir / hakkıdır, (s. 14) →
hakkıdır? / ayrıntılrıyla (s. 16) →ayrıntılarıyla / (Mısra (s. 17) →Mısra /
Korma (s. 17) → Korkma / Çavuş, (s.20) →Çavuş / merkezi" (s.21) →merkezi /
ökyüdür (s.21) →öyküdür / avucunda (s.23)→ avcunda / Atıf (s.25) →Atuf / tranvay
(s.28) → tramvay / muyum" (s.30) → muyum / Fevzioğlu (s.32) → Feyzioğlu /
Meyrutiyet (s.33) →Meşrutiyet / asıl (s.36) →nasıl / Eyüboğlu (s.38) → Eyuboğlu
/ Tapuk (s.39) →Taptuk / Urla. (s.56) →Urla / aşık (s.59) → âşık / almak.
(s.67) →almak, / Mektub (s.82) →Mektup / vermişti. (s. 100) → vermişti." /
Eflatın (s.113) -→Eflatun / dizeseni (s.119) → dizesini / konuşuuz (s. 123) →konuşuruz
/ bilikte (s. 124) →birlikte /
biliyosunuz (s.125) →biliyorsunuz / kardeş (s.126) →Kardeş / bakımıdan (s.137) →bakımından
/ görüyosunuz (s.141) →görüyorsunuz/ "-İ" (s.163) →"-i" /
uyvar (s.182) →Uyvar...
Ömer Asım Aksoy'un
"çürüttüğü" İmla Kılavuzu'ndaki yazım biçimlerine uyulduğundan
"bu gün (s.10), düz yazı (s.11), dil bilgisi (s.11), tek düze (s. 19), ata
sözü (s.48) - ata sözleri (s.22), (s.127'de atasözü diye yazılmış), gelişi
güzel (s.26), Gök Türkler (s.35), ilk okul (s.83)" gibi, öğrencileri de
şaşırtan, "değişik" kullanımlar var.
Kitapta birtakım eksiklikler de
var: Yazar ve ozanların doğum ve -öldüyse- ölüm tarihleri yok. Yazıncılar “Okumaya
Hazırlık”ta tanıtılırken, İlhan Selçuk'a ilişkin bilgi verilmiyor.
"Biyografi" sözcüğünün Türkçesi "yaşamöyküsü" ayraç içinde
verilirken, "otobiyografinin Türkçesi olan "özyaşamöyküsü" yok
(s.40). "İçindekiler" sayfasının arkası basılmamış, 118. sayfadan
sonraki metinler yok. Ayrıca kitabın "Dizin" bölümü de yok.
Bilgi bakımından da şu
eleştiriler yapılabilir: "mizah" sözcüğünün Türkçesi, ayraç içinde "güldürü,
gülmece" diye verilmiş. Oysa "güldürü", bir tiyatro türü olan
"komedi" ile anlamdaştır; "mizah" da "gülmece"
ile. Köşeli ayracın yanlış kullanımı da bilgi eksikliğinden olabilir: Ayraca
alınan yerin içinde bir daha ayraç açmak gerekirse, köşeli ayraç kullanılır.
Ama bakıyoruz, birtakım metin öncesi özetler hep köşeli ayraç içine alınmış
(s.49, 54, 59, 88, 139, 157, 164). "Kurgu-bilim (s.53)" demek de
yanlıştır, doğrusu "bilimkurgudur; çünkü "kurgu"nun bilimi
olmaz, "bilim"in kurgusu olur. "Ünlemler, hitaplar cümlenin bir ögesi
olmazlar. Kendileri ayrı bir cümledirler (s. 155)." deniyor. Oysa her
ünlem, her hitap bir "tümce" değildir. Örneğin "Sevgili
Dostlar", "Halkımıza" gibi. 121. sayfada "takısız
tamlama"dan söz ediliyor. Gerçekte onlar, "sıfat tamlamasıdır.
(Ayrıntılı bilgi için Çağdaş Türk Dili'nin Dil ve Kavram Yazıları Özel Sayısı
[Temmuz/Ağustos 1994]'ndaki 'Takısız Ad Takımı Olabilir mi?' [ss.88-90]"
başlıklı yazımıza bakılabilir.) Kimi eklerin zamir sayılması (s.87, 133 "iyelik
zamiri, ilgi zamiri" gibi) tartışılacak bir konudur. Bir "sözcük
türü" olan "adıl (zamir)"lar, acaba "ek" sayılabilir
mi? "İyelik Ekleri", "Aitlik Eki (-ki)" gibi terimlendirmeler
daha uygun olmaz mı?
Kitabın olumlu yanları da var.
Örneğin "şair-yazar / manzume-şiir (s.17)" ve "kıta-paragraf
(s.60)" ayrımlarının vurgulanması güzel. Ayrıca kitabın dili de
övülebilir: dize, özveri, öykü, uyak, sözcük, san, sav, ayraç gibi sözcüklerin
kullanılması sevindirici bir durum. Öğrenci düzeyine uygun hazırlandığı
söylenebilecek, 20'şer sorulu dört ayrı "Test" var. Kitabın basım
niteliği ve resimler güzel. Ancak, Sait Faik'in resmi (s.122), kendisine hiç
benzemiyor. Ayrıca İlhan Selçuk ve Cahit Külebi'nin (hâlâ yaşayan
yazıncılarımız olduğu için) son yıllarındaki durumlarını yansıtan resimleri
olsa, daha iyi olurdu.
Vurgulanan durumlar düzeltilirse,
öğrencilere ve öğretmenlere örnek, çağdaş bir yapıt olur.
3.
“Dilbilgisinde Aşırılığı Önlemek”
Ortaokullar İçin
Türkçe 1 Beşir Göğüş
(Altın Kitaplar,
Celâl Ferdi Gökçay Sok. Nebioğlu Han Cağaloğlu/İSTANBUL)
3.Hamur, 1990 Basım, 205 sayfa, 16x23,5 cm.
"Millî Eğitim
Gençlik ve Spor Bakanlığı", Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının
5.11.1987 gün ve 207 sayılı kararı ile ortaokulların birinci sınıfları için
yardımcı Ders Kitabı olarak kabul edilmiştir."
Metnin işlenme biçim-sırası:
Renkli bir resim (yazıncıyla ilgili); Hazırlık Çalışmaları; Metin; Açıklama;
Olaylar, Düşünceler; Kuruluş; Dil (Kelimeler, Deyimler); Dilbilgisi;
Kompozisyon Konusu. Yazıncılara ilişkin bilgiler, dipnot biçiminde ve kısa
olarak verilmiş. Kitabın sonunda 9 sayfalık "Sözlük ve indeks" bölümü
yar.
Metni alınan yazıncılar: Evliya
Çelebi, Ziya Gökalp, Ahmet Haşim, Ömer Seyfettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Yakup
Kadri Karaosmanoğlu, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Rasim,
Peyami Safa, Halide Edip Adıvar, Falih Rıfkı Atay (3 metin), Şevket Rado, Yusuf
Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Sait Faik Abasıyanık,
Nurullah Ataç, Cahit Sıtkı Tarancı (2 metin), Orhan Veli Kanık, Ceyhun Atuf
Kansu, Eflatun Cem Güney, Cahit Külebi, Orhan Hançerlioğlu, Nezihe Araz, Oktay
Rifat, Samim Kocagöz, Uluğ iğdemir, Beşir Göğüş, Muzaffer Hacıhasanoğlu, Hulusi
Aksoy, M.Nihat Etiz. Başka ülke yazıncıları: La Fontaine, D.Carnegie,
Cervantes, J. K. Jerome, Schiller, E. Larsen, L. M. Miller, C. Farrere,
Beydeba, E.de Amicis.
Kitaptaki dizgi yanlışları,
oldukça az: yapı (8.73) →yapım / hızl (s.117) →hızlı / 1977 (s.36) →1877 /
beyit'in (s.191) →beytin / sancağı'nı (s.154) →sancağını / Oktay Rıfat (s.200)
→Oktay Rifat gibi.
Kitabın olumlu bir başka yanı,
yazım kurallarındaki tutarlılığı: ortaokul, dilbilgisi atasözleri, plan...
gibi.
Yazıncılara ilişkin bilgilerin
dipnotta verildiğini belirtmiştik. Ancak "M.Nihat Etiz" ile
"Nezihe Araz" hiç yok. Cahit Külebi, Orhan Hançerlioğlu ve Samim
Kocagöz'ün doğum tarihleri yazılmamış. Kitapta "manzume-şiir" ayrımı
hiç yok. Dahası "şiirlere hep "manzume" denmiş.74. sayfada
"dilekçe yazma" kuralları anlatılırken, dilekçedeki
"tarih"ten hiç söz edilmiyor; tarihsiz dilekçe olurmuş gibi.
"Soyut ismi, somut ismi (s.138) adlandırması da bize "değişik"
geldi. 11. sayfada da "kelime'ler arasında bir "sözcük" kalmış!
10. sayfada da “fabller” diye bir yazım biçimi var. 112. sayfada
"mısraın" denirken, 186. sayfada "mısrasını" denmiş.
Öğrencilerden öğelerini bulmaları
istenen kimi tümceler, orta 1 düzeyinin üzerinde: "Kapıdan girince doğru
sofraya oturdu (s. 103)", "Atatürk, kendi milleti yanında bütün
insanlığı da düşünür (s.159)." gibi.
"Zaman ve şahıs bildiren
fiillere çekimli fiil, mastar şeklinde olanlara da çekimsiz fiil denir
(s.132)."miş! "Mastar" için "eylemlik, eylemsi, adeylem,
fiilimsi, isim-fiil" dendiğini duymuştuk ama, "çekimsiz fiil" de
olduklarını hiç duymamıştık! Dilbilgisinde "çekimsiz fiil" diye bir
terim yok. Kaldı ki böyle bir adlandırma, "kip ve kişi eki almaya hazır
fiiller"i çağrıştırıyor.
Dil öğretimiyle ilgili çeşitli
kitap ve yazıları bulunan yazarın bir yargısı: "Ancak, dilbilgisi
öğretiminde bir aşırılığı önlemek için şunu belirtelim ki, gerek anadili
gerekse yabancı dil eğitimi demek, yalnız dilbilgisi öğretmek demek değildir:
Bir dilin kurallarını iyi öğrenmiş olan bir çocuk, doğru yazım (imla)a
alışmamış olabilir;" ("Ediskun'un
'Türk Dilbilgisi' Kitabı ve Dilbilgisi Öğretimine Bakış", Öğretmen
Dünyası 93 [Ankara: Eylül 1987], ss.17-19.)
Yazar, doğru söylüyor: Kuralları
iyi öğrenmek, uygulamaya yansımıyorsa, pek de anlamlı değildir. Ders
kitabımıza dönüyoruz: "Burada yazın bağlara, yaylalara çıkarlar
(s.59)." Yaylalar -denize göre- yüksekte olduğu için "yaylalara
çıkılır"; ama "bağ"a nasıl çıkılır? Bağa çıkacak kişinin, yeraltından
gelmesi gerek! Bir başka örnek: "Atatürk Barış Ödülü'nü hangi kurum, niçin
kurdu? (s.159)" "Ödül"ün "koyulduğunu, verildiğini"
duymuştuk ama, "kurulduğunu" da ilk kez okuyoruz! Yazarın
"dilbilgisinde bir aşırılığı önlemek için" şöyle sorular "kurduğu"
da görülüyor: "Neden bu kelimelerin bazılarında ünlü uyumu kuralı yok?
(s.60)" Neden mi, şundan: Sözcüklerde ünlü uyumu kuralı olmaz, “sözcükler
ünlü uyumu kuralına uyarlar ya da uymazlar!”
Yazar, Ediskun'un kitabını tanıtırken
kitaptaki birtakım terimlerin (zamir, edat gibi) eskidiğini, yerine Türkçelerinin
konması gerektiğini söylemeden de edemiyor; Ediskun'un kızından bu işi beklediğini
eklerken şöyle diyor: “Kendisi de Türkçe öğretmeni olan Rahmetli yazarın kızı
Sayın Aysan Türkkan'ın gayreti ile... (s.19)” Bu anlatımda, “yazarın kendisinin
Türkçe öğretmeni olduğu” anlamı var. Oysa Göğüş'ün söylemek istediği "yazarın
kızının, Türkçe öğretmeni olduğu"dur. Tümceyi şöyle düzeltebiliriz: “Rahmetli
yazarın, kendisi de Türkçe öğretmeni olan kızı Sayın Aysan Türkkan'ın gayreti ile…”
Göğüş, Ediskun'un kitabındaki
birtakım sözcüklerin eskidiğini söylüyor da, kendisi daha arı bir dil mi kullanıyor?
Ders kitabına bakarsak, hayır. Çünkü kitapta "mısra, seyahat, ahenk,
nesir, sebep, bazan, kafiye, alet, mana, isim, imla" gibi, bugünün
"Türkçe" yapıtlarından geri bir dil anlayışını görüyoruz. Yazarın
1983'teki dil anlayışına bakarsak, 1990'daki ders kitabında "geriye doğru
bir evrim(!) mi var?" sorusu belirir. Çünkü Türk Dili (379-380)'nin Dil
Öğretimi Özel Sayısı (Ankara: TDK Yayınları, Temmuz-Ağustos 1983)'nda
"iletişim, gereksinme, bağlam, ruhbilimsel, yazın, söylem, örgen, im,
sözcük, yapıt... (ss.40-48)" gibi sözcükleri kullanan "öz
Türkçe"ci yazara, daha sonra ne oldu dersiniz?
Kitapta 20'şer sorulu iki tane de
"Test" var. Kitapta şiir örnekleri çok az. Dilbilgisi bilgileri ve konuları
da oldukça az.
Dizgi ve yazım yanlışlarının
azlığı; sayfa düzeni, resim ve fotoğraflar; basım biçiminin'niteliği;
metinlerin açıklayıcı ve okumayı sevdirici biçimde ele alınışı; metinlerin beş
satırında bir numara verilmesi; kitabın arka kapağında Atatürk'ün kendi
elyazısıyla Türk dili konusundaki sözünün bulunması ise kitabın olumlu yanlarını
oluşturuyor.
4. 12 Eylülcülerin Kitabı
Türkçe Orta Okul 1
Doç. Dr. Mustafa İsen, Yrd. Doç. Dr. Leyla Karahan, Dr. Kâmil Akarsu
(Bıdık Ali
Yayınları, Rüzgârlı Sok. No:7/1 Ulus/ ANKARA)
1.Hamur, 1992
Basım, 166 Sayfa, 17x27 cm.
“Milli Eğitim
Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 22.06.1992 gün ve 170 sayılı
kararı ile 1992- 1993 Öğretim Yılından itibaren 5 (beş) yıl süre ile ders
kitabı olarak kabul edilmiştir.”
Metnin işlenme biçim-sırası:
Renkli bir resim (yazıncıyla ya da konuyla ilgili); Metin; Açıklamalar; Kelimeler,
Deyimler ve Gruplar; Metinle İlgili Sorular; Dil Bilgisi Çalışmaları; Doğru
Konuşma-Doğru Yazma; Biyografi.
Kitapta iki ayrı "Test"
var. Nedense birinde 25 soru, öbüründe 24 soru var! Kitabın sonlarına 4
sayfalık "Yazı örnekleri" konmuş (Ayrıca, kimi metinlerin sonlarına
da yazı örnekleri serpiştirilmiş). Kitabın sonunda ise 1 sayfalık
"Kaynaklar", 3 sayfalık "Sözlük", 3 sayfalık "Konu
İndeksi" bulunuyor.
Metni alınan yazıncılar: Mevlana,
Evliya Çelebi, Kayıkçı Kul Mustafa, Tevfik Fikret, Ahmet Hikmet Müftüoğlu,
Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Mehmet Âkif Ersoy, Ahmet Rasim, Halide Edip
Adıvar, Falih Rıfkı Atay, Ahmet Haşim, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri
Karaosmanoğlu, Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli Kanık, Ahmet Hamdi Tanpınar,
Turgut Günay (Kelile ve Dimne'den), M.Ruhi Şirin, F.Reşit Unat-Kâmil Su, Y.
Bülent Bakiler, Tarık Buğra, Gülten Dayıoğlu, Sait Faik Abasıyanık, Nezihe
Araz, A.Nihat Asya, Cengiz Dağcı,„Ziya Bakışan, Mehmet Kaplan, A.inan, M.Necati
Sepetçioğlu, F. Ragıp Tuncer, Osman Çizmeciler (2 metin), Sadrettin Celal,
Mehmet Çınarlı, Ali Akbaş, Bahtiyar Vahabzade, Selahattin Batu. Ayrıca La
Fontaine, E.de Amicis, C. Dickens, R.Rolland gibi yazıncılardan da metinler
bulunuyor.
“Akademisyenler”in hazırladığı bu
"eser"den birkaç alıntı yaparak, onların ne denli
"milliyetperver" olduğunu görelim: "Cengiz Dağcı (1920):
Kırım'da, Yalta'da doğdu. Çocukluğu Sovyet emperyalizminin zulmü altında geçti
(s.52).", "4. Parçada Oğuz Han'ın 'cihana hakim olma' ülküsünün
izleri var mıdır? (s.94)", "Konusunu millî tarihimizden alan
hikâyeler, bizlerde millî gurur, atalarımıza sevgi, saygı duyguları
uyandırırlar. Bu asil duygular ise bir topluluğu millet yapan en önemli
özelliklerdendir (s. 127).", "Yiğitlik, vatan sevgisi ve millî
gururu işleyen epik şiir... (s. 48)". Demek ki epik şiir "millî
gururu" da işliyormuş! Bak sen... "...Edebiyat Fakültesi'nde hocalık
yaptı (s.55)". Fakültelerde "öğretim üyeleri, öğretim görevlileri,
okutmanlar" olur, sanıyorduk! Yavuz Bülent Bakiler'in şiirinden:
"Ezanlar yükselir sonra minarelerden / Bütün camilerde sabır elpençe divan
durur. / Secdeye varır alınlar/ Kur'an okunur... / Durulan ben olurum..."
Bu örnek de gösteriyor ki "12 Eylül akademisyenleri"
"milliyetperver" oldukları denli "dindar" da!
Uğruna uykularımızdan olduğumuz,
gözlerimizi bozduğumuz kitaplara yazık ki, bize Mustafa Ruhi Şirin'in
"çağdaş çocuk edebiyatımızın öncü yazarlarından (s.23)" olduğunu
öğretmemiş! Akademisyenler! Lütfen emeğe saygı!.. Bir öyküsünü de kitabınıza
aldığınız Gülten Dayıoğlu'na ayıp oluyor. Ona uygun bulmadığınız sıfatı, TRT'ci
Şirin'iniz ne zaman kazanmış?
Milliyetlerine pek düşkün bu
efendilerin, "millî dil"lerine ne denli düşkün oldukları, seçtikleri
sözcüklerden anlaşılıyor: "nasihat, tabiat (s.15), mısra (s.22), aslî
(s.23), muhacir, vazife (s.55), ilmî (s.83)..." gibi.
Gelelim, ne denli "ilmî"
çalıştıklarına:
─"Ama benim cesaretim
yok."
─"Ben seni götürürüm."
(s.57)
Hem konuşma çizgisi var, hem de
tırnak imi! Dizgi yanlışı olmadığı da belli; çünkü 57. ve 158. sayfada birçok
konuşma böyle verilmiş. Ayrıca olmayacak bir durum daha görülüyor: Kural
olarak, konuşma çizgisi kullanılınca satırbaşı yapılır. 56. ve 57. sayfada
paragraf içinde verilen konuşmalarda -tırnak imi olması gerekirken- konuşma
çizgisi kullanılmış.
"(Dilekçede) Tarih sağ üst
köşede bulunur (s.131)." yanlış bilgisi verilirken, alttaki şemada tarih
(doğru yere) sağ alt köşeye konmuş. Anlaşılan, yazarlar birbirinin yanlışına
karışmamış. Birisi kuramsal bilgiyi verirken, birisi de şemayı çıkarmış.
Sayfa 79-83 arasında deneme türü
işlenmiş; ama "Doğru Konuşma - Doğru Yazma" bölümünde mektup yazma
kuralları anlatılmış. Deneme türü yerine mektup türünde bir metin seçilmesi
gerekmez miydi? .
"Şiirde kafiye yapma gayreti
de görülmüyor (s.22)." bilgisi, soyut kalıyor. Çünkü -kitabın ilk şiiri
olmasına karşın- uyak (kafiye) kavramı hiç verilmeden böyle bir bilgi ne denli
anlaşılır?
58. sayfada E.de Amicis'ten
alınan parçanın çevireni belli değil. Ne gerek var, nasılsa biri çevirmiştir.
Öğrencilere öğüt verirken "... anlatabileceğimizi unutmayınız
(s.88)." diye bir kullanım var. Bu tümce böyle bitmez de, şu ikisinden
biri gibi olabilir: 1 ."...anlatabileceğimizi unutmamalıyız",
2."...anlatabileceğinizi unutmayınız."
Öğrencilerden, birtakım
sözcüklerin köklerini bulmaları istenirken, onların kafalarını karıştırıcı
örneklere de yer verilmiş: denize (s.39), öfkeli, hizmetçi, kilerci (s.42)
gibi.
Kitapta dizgi yanlışları az:
annesi' (s.38) →annesi / "Fakat (s.57) →Fakat/ yar (s.60) →yâr / söyle
(s.74) →söyle. / katoloğ (s.83) →katalog
(yoksa yazım yanlışı mıydı bu örnek?) /monografi, ve (s. 124) →monografi ve...
gibi.
Yazım kuralları, elbette
"ilmî" çalışan TDK’ya göre: ilk okul, dil bilgisi, millet vekili, kar
topu, pis boğaz...vb. "Çalıkuşu"nu niye ayırmadıklarına -doğrusu-
şaştık.
Resimler, yapılışından mı yoksa
baskıdan mı bilinmez, iyi sayılmaz (Resimler: Orhan-Hülya Akçan). Ama 98.
sayfadaki üç hilalli bayrak, görülmeye değer!
5. Milliyetperverlerin Kitabı
Orta Okullar İçin
Türkçe 1 Ders Kitabı Sınıf 6
Sakin Öner, Dr.
İskender Pala, Rekin Ertem
(Servet Basım Yayın
Ltd, İSTANBUL)
1.Hamur, 1992
Basım, 240 Sayfa, 16,3 x 23,7 cm.
"MEB, Talim ve
Terbiye Kurulunun 28 Temmuz 1992 gün ve 213 sayılı kararı ile 1992-1993 öğretim
yılından itibaren 5 yıl süre ile ders kitabı olarak.kabul edilmiştir."
Kitabın başında 2 sayfalık
"Ön Söz", sonunda 6 sayfalık "Yazı", 5 sayfalık "İndeks",
10 sayfalık "Sözlük", 2 sayfalık da "Kaynakça" bölümü var.
Metnin işlenme biçim-sırası: Konuyla
ilgili renkli bir resim; Öğreneceklerimiz; Metin; Hazırlık; Kelime Çalışması,
Okuduğunu Anlama; Tür ve Şekil; Dil Bilgisi; Yazma (-Konuşma) Konusu;
(Kitaplığımız); Şairimiz (-Yazarımız).
Metni alınan yazıncılar: Köroğlu,
Cenap Şahabettin, Ömer Seyfettin, A.Şinasi Hisar, Mehmet Âkif Ersoy, H. Âli
Yücel, Şevket Rado, Selim Sırrı Tarcan, Reşat Nuri Güntekin, Eflatun Cem Güney,
Yahya Kemal Beyatlı, Vasfi Mahir Kocatürk, Cahit Sıtkı Tarancı, Memduh Şevket
Esendal, Refik Ahmet Sevengil, Orhan Şaik Gökyay, Şemsettin Kutlu (2 metin),
Orhan Veli Kanık, Utkan Kocatürk, Mehmet Önder, Beşir Ayvazoğlu, Güzin Doğan,
M. Faruk Yener (2 metin), Yavuz Bülent Bakiler, İ. Alaaddin Gövsa, Mehmet
Kaplan, Osman G. Feyzoğlu, Mustafa Necati Karaer, Memduh Cumhur, K.Zeki
Gençosman, Kemalettin Tuğcu, Coşkun Ertepınar,M. Ruhi Şirin, Ferit Öngören,
Zeynep Menemencioğlu, Muhterem Erenli. Başka ülkelerin yazıncılarından: J.
Spyri, A. Lindergen, Beydaba, H.Gluck, Montaigne, F.von Schiller, A. T. White,
A. de S. Exupery.
Yine "milliyetperver"
bir yazar ekibiyle karşı karşıyayız. Bakınız: "...'böyle yüce yaradılışlı
bir millete mensup olmanın gururunu duyarım.' gibi bir sözle ana fikri
belirtebilirsiniz (s.14)." Bu öğüt, öğrencilere, kompozisyon yazarken
yardımcı olmak için veriliyor! "Eski Türk töre ve hayatını anlatan Dede
Korkut kitabını okumak, millî bir görevdir (s.36)." Çok şükür, bu "millî
görev"i yapmışız; siz okumadıysanız, "millî görevlerinizden biri
eksik kalmış demektir! "Ezelî ve tarihî düşmanımız Ruslar... (s.64)"
Anlaşılan, bu sözü söyleyenler Rusların "ezelî ve tarihî" düşmanı
olmakla yetinmeyip "ebedî" bir düşmanlık istiyorlar.
Bu kitabın en belirgin özelliği,
25'er sorulu 5 tane "Değerlendirme Soruları (Test)" bölümü bulunması.
Ekip, engin bilgilerini "güç" ve "yanlış" sorular
hazırlayarak gösteriyor, örnekler:
"4. Aşağıdaki cümlelerden
hangisinde bir büyük harf yanlış kullanılmıştır? (s.53)" Seçeneklere
bakıyoruz, hiçbirinde böyle bir yanlışlık yok!
"18. İnsan dışındaki
varlıkları konuşturmaya ne ad verilir?
A) Teşhis B) Mecaz C) Teşbih D)
Kişileştirme (s.142)"
Burada doğru yanıt yok! Çünkü bu
sorunun yanıtı “İntak (konuşturma)”dır.
"25. Aşağıdaki cümlelerden
hangisinde tümleç yoktur? (s.108)"
Bu soruyu hazırlama mantığında
"nesne"yi "tümleç"ten saymamak var. Oysa, kimi uzmanlar
"nesne"ye "düz tümleç" de diyorlar. Kaldı ki soru da
yanlış. Soruyu hazırlayan, "A) Herkes annesini sever." tümcesini
doğru seçenek sanıyor. Çünkü öğeler, özne + nesne + yüklem biçiminde
sıralanmış. Oysa "C)" seçeneğinde de zarf tümleci ya da dolaylı
tümleç yok (Ayşe: ünlem; benden aldığın kalemi: nesne; verir misin?: yüklem).
"23. D) Kardeşim, kardeşimin
arkadaşı, dün birlikte sinemaya gitmişler. (s.56)"
Türkçede bu tümce şöyle söylenir:
"Kardeşimle arkadaşı, dün birlikte sinemaya gitmişler." Sorunun
(virgülle ilgili) özelliğini de göz önüne alırsak, şöyle de söyleyebiliriz:
"Dün, kardeşimle arkadaşı, birlikte sinemaya gitmişler."
Orta 1 öğrencileri için (çok
sayıdaki) güç sorulardan iki örnek:
"7. Aşağıda hangi seslinin
özelliği yanlış verilmiştir?
A) a : kalın, düz, geniş, B) o :
kalın, dar, yuvarlak, : C) i: ince, düz, dar, D) ü : ince, dar; yuvarlak (s.55)"
"19. Aşağıdakilerden hangisi
destanın özelliklerinden birisi değildir? (s.56)"
Seçenekler de uzun uzun.
Yazarlar, herhalde, lise için ders
kitabı yazdıklarını sanıyorlardı! Ee, "ilmî" çalışmak kolay mı?
Kitapta çok önemli (çalışkan bir
orta 1 öğrencisinin bile yapmayacağı) dil yanlışları da var:
"3. Evinizde kuş veya hayvan
besliyor musunuz? (s.28)"
Sanki "kuş" bir
"hayvan" değilmiş gibi! Tümce şöyle olmalı: "Evinizde kuş veya
başka bir hayvan besliyor musunuz?"
"... İstiklal Marşı ve Yurt
Türküsü şiirleri, dörder mısralar (kıta) halinde yazılmıştı (s.32)".
Anlatımı bozuk olan bu tümceyi,
şöyle düzeltebiliriz: "...İstiklal Marşı ve Yurt Türküsü şiirleri, dörder
mısralık bölümler halinde yazılmıştı."
"Parçamızda büyük sesli
uyumu bulunmayan kelimeler görüyoruz (s.33)."
Beşir Göğüş'ün kitabında da
benzer yanlışlık vardı. Tümce şöyle olmalıdır: "Parçamızda büyük sesli
uyumuna aykırı kelimeler görüyoruz."
"Anadolu'da eskiden beri
uygulanan halk hikâyeciliği geleneği... (s.93)"
"Gelenek" uygulanmaz,
"yaşar, yaşatılır". Bu tümcecik şöyle söylenmelidir:
"Anadolu'da eskiden beri yaşayan halk hikâyeciliği geleneği..."
Gelelim
bilgi yanlışlarına:
"...dörtlük mısra kümelerine kıta (dörtlük) denir (s.11)."
Dörtlük ile kıta eşanlamlı gibi
gösterilmiş. Dörtlüklere kıta denir; ama her kıta dörtlük değildir; beş dizelik
ya da daha çok dizeden oluşan kıtalar da vardır.
Tırnak imi kullanılması gereken
yerde ayraç kullanılmış: (mec.) (s.13) →"mec." "Hayali
dünya" denmesi gerekirken, "hayal dünya (s.30)" denilmiş. Ayraç
içinde bir daha ayraç açılırsa "köşeli ayraç" kullanılır, demiştik:
(Klara) (s.81) →[Klara] biçiminde yazılmalıdır.
Yirmi otuz yıl önce yazılan
yapıtların "yazım"ı biraz değişikti. "İlmî ekib"imiz bu
yazımları günümüze uyarlamamışlar: almağa (s.58) →almaya / saklamağa (s 59)
→saklamaya / vermeğe (s.59) →vermeye / düşünmeğe (s.87) →düşünmeye / etmeğe
(s.87) →etmeye gibi.
Takısız ad tamlaması (s. 158),
ilgi zamiri (-ki, s. 163) gibi yanlış yaklaşımlar, bu kitapta da var.
Ekibimiz "çeviren"i pek
önemsemiyor: "Heidi (ss.81- 83)", "Türk Sanatı
(ss.179-180)", "Deniz İçinde Akan Nehir (ss.204-205)",
"Çiçekle Tanışma (ss.208-209)" parçalarının çevireni yok.
Hele zavallı Şerif Oktürk'ün
soyadı iki yerde geçiyor ve ikisinde de yanlış yazılmış: Öztürk (s. 174),
Öktürk (s.239).
"İlmî" adamların bir de
"Kaynakça (ss.238-239)" hazırlaması var ki, evlere şenlik: Kaynakça
hazırlanırken “soyadını oluşturan harflerin abece sırası izlenir” diye bir
kural vardır. Meğerse bir başka yol daha varmış: Adlara göre de kaynakça
oluşturulabiliyormuş! (Ahmet Ceyhan, Ahmet Köklügiller, Ali Kuzu… gibi.)
Ayrıca, bu kaynakçada yazar ve yapıt adından başka hiçbir bilgi de yok.
Kitapta çelişkili yazımlar da
var: millet vekilliği, (s. 18) - milletvekili (s.14) / fabllerde-fablın (s.46)
/ fablden - fabldan (s.45) / Bolu beyine - Bolu Beyi'ne (s.119) gibi.
Sözcük seçiminde de çelişkiler
görülüyor: mana (s. 12) -anlam (s. 12) / özgürlük (s.88) - hürriyet (s.88) /
ilim (s.205) -bilim (s.205) gibi. "Anlamdaş (eş anlamlı) kelimeler
(s.12)"-"sesteş kelimeler (s.12)".Burada "sesteş"in
yanına "eşsesli" de eklenmeliydi.
Dizgi yanlışları da "Önsöz
(s.8)"ün son satırındaki tümcenin bitmemesiyle başlıyor: “Değerli öğretmen
ve sevgili öğrencilerimizin başarılı bir eğitim-öğretim yılı ge-” / sembolü
(s.10) →sembolü- / hâlinde. (s.10) →hâlinde/ ağıza (s.21) →ağza / ayırım (s.21)
→ayrım / kasdetmek (s.22) →kastetmek / yegane (s.37) →yegâne / ateşeliği (s.75)
→ataşeliği / bakımınmdan (s.34) →bakımından / aradğını (s.48) →aradığını /
kelime (5.soru, s.53) →kelime, / konda (s.65) →konuda / Gün'ü (s.77) →Günü /
zorundadır? (s.89) →zorundadır. / yjyip (s.96) →yeyip / beriltilmeli (s.103) →belirtilmeli / olark (s.103) →olarak / NEFS
(başlık, s.109) →NEFİS / yaplaşarak (s.135) →paylaşarak / tek (s. 142) →Tek /
Kişileştirme. (s. 142) →Kişileştirme / ne demektir. (s.166) →ne demektir? /
Cumhuriye'ti'nin (s.166) →Cumhuriyeti’nin / (Bk.s. ) (s.173) sayfa numarası
yazılmamış / medeniyetingereği (s.173) →medeniyetin gereği / ler ("kişi
Eki" paragrafı, s.183) →-ler gibi.
Kitap, oldukça renkli (üstelik
fazlasıyla). Ancak resim üzerine yazılan metinler güç okunuyor (Örneğin sayfa
137). Kitabı Kemal Yörenç resimlemiş.
Kitaba Türk Edebiyatı
Dergisi'nden alınmış -Memduh Cumhur (kim ise!) adlı bir
"milliyetperver"den birkaç dize ile noktalayalım bu
"eser"i: "Bir şafak vakti ordular coşarak / Çıktılar Orta
Asya'dan sefere / Yüce Dağlardan atlayıp koşarak / Dolu dizgin ulaştılar zafere.
(s. 114)"
6. Yerli Yazıncıların Kitabı
Ortaokullar İçin
Türkçe 1
Kemal Demiray (Millî
Eğitim Basımevi, İSTANBUL)
3.Hamur, 1987
Basım, V1+182 Sayfa, 16,5x23,5 cm.
“MEGSB Talim ve Terbiye
Kurulunun 30.10.1986 tarih ve 224 sayılı kararı ile ders kitabı olarak bir yıl
daha okutulması uygun görülmüştür.”
Metnin işlenme biçim-sırası:
Konuyla ilgili renkli bir resim; Metin; (bilinmeyen sözcüklerin ve deyimlerin
belirlenmesi öğrenciye bırakılmış); Metnin İşlenişi (burada başlık konmamakla
birlikte, sırasıyla; metnin anlamına yönelik sorular, tür ve biçim özellikleri
açıklama ve soruları bulunuyor); alıştırmalar (dilbilgisi bölümü); Uygulama
(yazılı ve sözlü anlatım konuları).
Kitabın sonunda 12 sayfalık
"Sözlük (sözcük ve deyimler, yazıncılar)" ve bir sayfalık
"İndeks" bölümü var. Kitabın altı yerinde "Okunacak
Kitaplar" bölümünde öğrenci düzeyine uygun (ya da yakın) kitaplar salık
verilmiş.
Metni alınan yazıncılar: Evliya Çelebi,
Ömer Seyfettin, Mehmet Âkif Ersoy, Ahmet Haşim, Ahmet Rasim, Halide Edip
Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay, Reşat Nuri Güntekin (2
metin), Nurullah Ataç (2 metin), Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal,
Abdülbaki Gölpınarlı, Eflatun Cem Güney, Halikarnas Balıkçısı, Mehmet Şeyda,
Behçet Necatigil, Haldun Taner, Sabahattin Kudret Aksal, Tarık Buğra, B.Sıtkı
Erdoğan, B.Rahmi Eyuboğlu, Oktay Akbal, Cahit Külebi, Necati Cumalı (2 metin),
Yaşar Kemal (2 metin). Kitapta, başka ülke yazıncılarından metin yok.
Kitapta 20'şer sorulu 6
"Test" bölümü var. Ancak kimi soruların soruluş biçimi test
tekniğine pek uygun değil:
"1. Bu yazıya hangi başlığı
koyarsınız? (s.19)"
Bu soruş biçimi
"öznel"dir. Soru şöyle sorulmalıydı: "Bu yazıya en uygun başlık
hangisidir?"
"5. Yukarıdaki şiirden ne
anlıyorsunuz? (s.20)" diye sorulursa, değişik yanıtları kabul etmek zorunluluğu
doğar. Soru şöyle olmalıdır: "Yukarıdaki şiirin anlatmak istediği
nedir?"
Kimi sorularda da pürüzler var:
"8. ...kelimesinin anlamı aşağıdaki anlamlardan hangidir? (s.56)"
Şöyle olursa daha iyi olur: "...kelimesinin anlamı aşağıdakilerin
hangisidir?".
"16. ...hangisi ses uyumu
kuralına aykırıdır? (s.57)"
Soru kapalı. Şöyle açıkça
sorulmalıydı: "...hangisi Büyük Ses Uyumu Kuralına aykırıdır?"
Türkçe testinde "tarih"
sorusu: "14. 23 Ağustos 1921 tarihi aşağıdaki olaylardan hangisiyle
ilgilidir? (s.21)"
Kitap, genelde olumlu. Ufak tefek
olumsuzluklar var: "kafiye, mısra (s.2)" gibi eski sözcüklerin
kullanılması, "karşıt (s. 160) - zıt (s.163)" kullanım tutarsızlığı,
"mısraında (s.64), T.B.M.Meclisi (s.9)" gibi az sayıda yazım yanlışı,
kimi kitaplara oranla, devede kulak.
Kitapta birtakım dizgi yanlışları
da var: çıkıyorlar. (s.40) →çıkıyorlar? / İLŞENİŞİ (s.11) →İŞLENİŞİ / sorun
(s.37) →soru / hangsiyle (s.55) →hangisiyle / fıkkranın (s.79) →fıkranın /
nedir (s.82) →nedir? / koymalı (s.82) →koymalı? / Fontaine'nin (s.80) →Fontaine'in
/ söleme (s. 153) →söyleme / Niçin. (s.156) →Niçin? / ne (s.160) →Ne /
yazarlarından (s.166) →Yazarlarından / balirtili (s. 169) →belirtili gibi.
Kitabın bir olumsuzluğu da,
metnin işlenişiyle ilgili soru ve açıklama bölümündeki harflerin boyutlarının,
gözleri epeyce yoracak denli küçük oluşu.
Kitabı İhsan Çakıcı resimlemiş.
Resimler, konuya ve öğrenci düzeyine uygun.
7. Yanlışı Bol Bir Kitap
Türkçe 6 İlköğretim
Okulları İçin Ders Kitabı Nezihe Yıldız
(Mahir Yayınları,
Cemalnadir Sok. Eser Han Kat:2 No: 31-32 Cağaloğlu/İSTANBUL)
1. Hamur, 1993
Basım, 240 Sayfa, 16,5x23,5 cm.
"Millî Eğitim
Bakanlığı 24.5.1993 tarih ve 218 sayılı kararı ile ortaokulların birinci
sınıfları için beş yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir."
Kitabın başlarında üç sayfayı
kaplayan "Önsöz"de kitabın hazırlanışına ilişkin ilkeler açıklanıyor.
Sonlarda 13 sayfalık "Güzel Yazı (aylara göre)", 6 sayfalık
"Sözlük (Kelimeler, Deyimler, Tamlamalar, Kelime Grupları)", 5
sayfalık "Yazarlar, Şairler", 1 sayfalık "Terimler İndeksi",
1 sayfalık "Kaynakça" bölümü bulunuyor.
Metnin işlenme biçim-sırası:
Konuyla ya da yazıncıyla ilgili renkli bir resim; Hazırlık Çalışmaları; Metin;
Metnin incelenmesi ( a) Kelime ve Kelime Grupları, b) Duygu ve Düşüncelerin
Kavranması, c) Tür ve Biçim özellikleri); Dilbilgisi Çalışmaları; Yazma ve
Konuşma Konusu; Kitaplığımız. Konuların aylara göre verildiğini de eklemeliyiz.
Metni alınan yazıncılar:
Karacaoğlan, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Tevfik Fikret, ZiyaGökalp,
Mehmet Âkif Ersoy, Şevket Süreyya Aydemir, Hasan Âli Yücel, Ruşen Eşref Ünaydın,
Hüseyin Cahit Yalçın, Necip Fazıl Kısakürek, Reşat Nuri Güntekin, Eflatun Cem
Güney, Nurullah Ataç, Cahit Sıtkı Tarancı, Sait Faik Abasıyanık, Orhan Veli
Kanık, Halikarnas Balıkçısı, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Haldun Taner, Behçet
Necatigil, Cahit Külebi, Fahri Erdinç, Oktay Akbal (2 metin), Ali Püsküllüoğlu,
Gülten Dayıoğlu, Fikret Otyam, Özker Yaşın. A.Albalat, La Fontaine, D.Defoe
olmak üzere üç tane de başka ülke yazıncılarından metinler var.
Bu kitapta öyle çok yanlış var
ki, doğrusu, Nezihe Yıldız'ın hangi cesaretle bu kitabı yazdığına şaşmamak elde
değil. Yanlışlara birlikte bakalım, kararı siz verin:
"Ergenekon Destanı (s.48)"
için "Bu, bir efsanedir.(s.49)." , “Yazı, eski bir Türk destanıdır
(s.50).” deniyor. Hangisi doğru?
"Behçet Necatigil ölçü,
kafiye ve nazım şekline önem vermemiştir (s.64)."
Anlaşılan, kitap yazarı
"serbest ölçü"yü “ölçü”den saymıyor!
"Edatla öbekleşen söz grubu
edat tümlecidir (s.43)." denirken, "sabaha kadar, öfkeyle (ile) (ss.28-29)"
örnekleri zarf tümleci olarak gösteriliyor.
"Ağaç" sözcüğünün anlam
ve yapısı bozulmadan daha küçük parçalara ayrılamayacağı söyleniyor (s. 57).
Oysa bu sözcük "ağmak (yükselmek, yukarı çıkmak)" eyleminden türemiş
bir addır.
61. sayfada "karşıt"
sözcüğünün yanına ayraç içinde "tezat" denmiş. Oysa
"karşıt" ile "zıt" eşanlamlıdır; "tezat",
"zıtlık" demektir.
"Türkçe sözcüklerin kök veya
gövdelerinde iki sessiz harf yan yana bulunmaz: hürriyet, milliyet, muazzez gibi
(s.68)" diye garip bir bilgi var. Yazar, “Türk, ilk, kurt” gibi sözcükleri
bilmiyor mu? Yoksa "Türk" sözcüğünün kendisi de mi "Türkçe"
değil!
"Türkçe kelimelerde sesli
türemesine bazı pekiştirme ve küçültme sıfatlarında rastlanır: Evde yapayalnız kaldı (yap-a-yalnız)
(s.75)" deniyor. Oysa buradaki yapayalnız sözcüğünün türü belirteç
(zarf)tir!
"Birinci paragrafta hareket
bildiren kelimeler (yüklem) sık sık kullanılmıştır (s.85)".
Yine yanlış bilgi! Çünkü "hareket
bildiren kelimelere "eylem" denir. Eylemler, tümcede yüklem olur; ama
yüklem olan sözcükler her zaman "eylem" değildir. “Yüklemin Soyuna
Göre Tümceler”; "Ad Tümcesi" ve "Eylem Tümcesi" diye ikiye
ayrılır. (Örneğin, "Bugün hava güzel." tümcesinde yüklem
"güzel" sözcüğüdür ve bu sözcük addır.)
"-di'li geçmiş (hikâye), -
miş'li geçmiş (rivayet), şart zamanı (s. 124)"
Pes doğrusu! Art arda bu denli
yanlış! "-di'li geçmiş zaman"ın daha doğru adlandırılması
"görülen (:belirli) geçmiş zaman"dır. "Hikâye çekimi" ise
bileşik çekimdir. Örneğin, "geldim" eylemi, görülen geçmiş zamanda çekimlenmiştir.
"Gelirdim" eyleminin çekimi içinse, "geniş zamanın
hikâyesi" denir, "-miş'li geçmiş zaman"ın bilimsel adı
"öğrenilen (:belirsiz) geçmiş zaman"dır. "Rivayet çekimi"
ise bileşik çekimdir. Örneğin, "gelmişim" eylemi, öğrenilen geçmiş
zamanda çekimlenmiştir. "Gelirmişim" çekimi içinse, "geniş
zamanın rivayeti" denir. "Şart zamanı" terimini ise, ilk kez bu
kitapta gördük! "Şart kipi" ne zamandan beri "zaman anlamı"
taşıyor? "iyi"ce bir öğrenim görmüş 6.sınıf öğrencisi bile, böyle bir
yanlış yapmaz!
"Doktor Ali Bey"
öbeğindeki "Doktor" ve "Bey" sözcüklerine "unvan
sıfatı" diyor yazar (s. 152). "Doktor"un sıfat olduğu doğru da,
"Ali Bey" derken "Bey" nasıl sıfat oluyor? Sıfatlar ne
zamandan beri adlardan sonra geliyor? Anlaşılan, yazar "san (:unvan)
öbeği"ni hiç duymamış! Bir de "Unvan sıfatları, isimlerin önünde,
sonunda veya hem önünde hem sonunda yer alabilir (s.153)." demez mi!
Karadeniz Bölgesi'nde, şimdiki
zaman çekimi için "celeyrim" deniyormuş (s. 160)!
"Karadeniz" denince usuma hemen Trabzon ve Rize geliyor. Üç buçuk yıl
kaldığım Trabzon'da ben hep "geleyrum" biçimini duydum. Dr. Turgut
Günay'ın Rize İli Ağızları adlı yapıtına bakıyoruz: Şimdiki zaman çekimindeki
kişi eklerinin -Rize'deki yörelere göre- tam 21 değişik biçimi veriliyor; ama
içinde sonu "- rim" ile biten bir tek örnek yok (ss.135-137)!
Ege Bölgesi'nde de
"gelire" (s.160) deniyormuş,
şimdiki zaman çekiminde! Kesintisiz olarak yirmi dört yıl yaşadığım, değişik
yörelerinden pek çok arkadaşım olan Ege Bölgesi'nde hiç böyle bir çekim
duymadım!
"Okuduğunuzda kulağa aynı
geldiği için “i” ile “ı”, 'ü' ile 'u', 'ö' ile 'o' benzer ses olarak kabul
edilir (s. 163)."
İşitme engelli olmayan hiçbir kimseye /ı/ ile
/i/’nin aynı geldiği kabul ettirilemez! Bu tümceyi okuyup da "Öğretmenim,
bunlar aynı mıdır?" diye soran öğrenciye ne yanıt verilir?
"... hayvanların ve cansız
varlıkların insanlar gibi düşündürülüp konuşturulmasına kişileştirme denir
(s.177)."
Yanlış! Hayvanlara ya da cansız
varlıklara "konuşmaları dışında" insani özellik verilirse
"kişileştirme (teşhis)"; bir de onlar konuşturulursa "konuşturma
(intak)" denir.
Yazar, ayraçları kullanmayı da
bilmiyor:
" (-e (a)...) s.33"
Yanlış! Doğrusu: (-e [a]...)
"Gelecek ders, cümlenin
öğeleri [kitap 96] konusunu hazırlayınız (s.76)"
Yanlış! Köşeli ayraç, "ayraç
içindeki anlatımda ayraç açmak gerektiğinde" kullanılır.
"Gelecek zaman eki (-ecek,
-acak)tır (s. 100)"
Yanlış! Ayraç yerine tırnak imi
olmalıydı.
" (geç-ecek (ğ) -im)
s.100"
Yanlış! Şöyle olmalıydı:
(geç-ecek [ğ] -im).
Dileriz "Einstein (Ayınstayn)
s.117" yanlışlığı yazardan kaynaklanmıyordur. Çünkü bu adın İngilizce
okunuşu "Aynştayn"dır da.
Bir de 25. sayfada dipnot çizgisi
baştan başa çekilmiş. Oysa bu çizginin bile bir ölçüsü vardır. Belki de bu,
dizgi yanlışıdır. .
"Cümlenin Öğeleri" 15.
sayfada güzel bir şemayla verilmiş. "Edat Tümleci" de gösterilmiş;
ancak -öbürleri açıklanırken- edat tümleci açıklanmamış.
"Biyografinin Türkçesi
(yaşamöyküsü) verilmiş, "otobiyografi"ninki (özyaşamöyküsü)
verilmemiş (s.32).
Gelelim
dil yanlışlarına:
"Aşağıdaki cümlelerden
hangisinde soru anlamı yoktur ve sonuna soru işareti yanlış konulmuştur? (s.
130)"
Bu soru tümcesinin kuruluşu
yanlıştır. Tümce bu biçimiyle şu anlamı veriyor: Aşağıdaki seçeneklerin
birindeki tümceye soru imi "yanlış yer"e konmuştur. Bu bağlamda
çelişki de doğuyor: Tümce hem soru anlamı taşımayacak hem de sonuna soru imi
konacak! Soru şöyle sorulmalıydı: "Aşağıdaki tümcelerin hangisinin sonuna
(soru anlamı olmadığı için) soru imi konmaz?"
"İsimler tekil, çoğul ve topluluk
ismi olmak üzere üçe ayrılır (s.135)"
Yanlış! Çünkü "tekil",
"çoğul" belirtenlerinin, belirtileni -sanki- "ismi" sözcüğü
gibi oluyor. Ama "tekil ismi", "çoğul ismi" biçiminde değil
bu takımlar. Doğrusu şöyledir: "İsimler tekil isim, çoğul isim ve topluluk
ismi olmak üzere üçe ayrılır."
"Parçadaki özel isimleri
gösteriniz ve ne adı söyleyiniz (s.135)."
Önce, "ne adı olduğunu"
diye düzeltelim. Aynı tümcede aynı kavram için hem "ad" hem de
isim" kullanılıyor!
"... duygularınızı,
hissettiklerinizi... (s.206)" sözünde de biri fazla.
Bu kitapta da, 146. sayfada
"takısız tamlama" yanlış bilgisi bulunuyor.
Kitapta baştan sona tutarsız bir
sözcük seçimi var: millî-ulusal (s.8) / yurt-vatan (s.11) / kelime-sözcük
(s.21) / veya- ya da (s.38) / esir-tutsak (s.48) / millî marş (s.35) -ulusal
marş (s.37) gibi.
Yazım tutarsızlıkları var: İlkokulu'nu
(s.32)-İlkokulunda (s.33) / Türk'ler (s.45) -Göktürkler (s.48) / Bolu beyi-Bolu
Beyi (s.58) gibi.
Dizgi
yanlışlarına gelince:
ailesine, ve (s.23) →ailesine ve /müzik, ve (8.24) →müzik ve / Konservatuar
(s.45) →Konservatuvar / çoşku (s.45) →coşku / okurum (8.58) →okurum. /
ahmaklıktır" (s.59) →ahmaklıktır.” / organlarımızdandır (s.67) →organlarımızdır
/ 4,5,6 cümlelerde (s. 104) →4.,5.,6. cümlelerde / Gürpınar' (s.76) →Gürpınar /
günlük gülistanlık (s.125) →güllük gülistanlık / Bu yazıya (8.127) →Bu, yazıya
/ ansilopedi (s. 168) →ansiklopedi / Unesko (s. 1.72) →UNESCO / bir (s.202) S- →bin
gibi.
Kitapta; yıl dönümleri, bu gün, öz deyiş, düz yazı, dip not, ön söz, eş anlamlı,
yer yüzü... gibi, Kenan Evren Kurumunun yazım kuralları uygulanmış. Bir de
"resm-i geçit (s.73)" çok ilginç! Ayrıca; yazım, özveri, sevecenlik gibi sözcüklerin yanına millî şuur,
inkılap gibi sözcükler hiç yakışmıyor.
8. En İyisi Bu
İlköğretim Türkçe 6
Ahmet Kapulu
(Koza Yayın
Dağıtım, Hisarpark Cad. No:8/A Ulus- ANKARA)
1. Hamur, 1994
Basım, 221 Sayfa, 16x24 cm.
"Milli Eğitim
Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulunun 01.03.1994 gün ve 138 sayılı kararıyla
1994-1995 öğretim yılından başlayarak beş yıl süre ile ders kitabı olarak kabul
edilmiştir."
Metnin işlenme biçim-sırası:
Konuyla ya da yazıncıyla ilgili renkli bir resim; Hazırlık Çalışmaları; Metin;
Sözlük Çalışması; Okuma ve Anlama Çalışmaları; Tür ve Anlatım Çalışmaları;
Dil Bilgisi Çalışmaları; Yazılı ve Sözlü Anlatım Çalışmaları; Parçanın Yazarını
(ya da Ozanını) Tanıyalım; (Kaynaklarımız ve Kitaplığımız); Yazı Çalışmaları.
Kitabın sonunda 5 sayfalık
"Sözlük", 1 sayfalık "Dizin", 2 sayfalık da
"Yararlanılan Kaynaklar" bölümü bulunuyor.
Kitapta 20'şer sorulu 4 tane
"Değerlendirme (Test)" bölümü var.
Kapulu, ortaokul Türkçe ders
kitaplarında görmeyi ummadığımız yazıncılardan da metinler alarak, ileri bir
adım atıyor. Dahası, "Yararlanılan Kaynaklar" bölümünde
"Abece", (Bakanlığın 1985'te okullara sokulmasını yasakladığı)
"Öğretmen Dünyası" gibi dergileri de anıyor.
Metni alınan yazıncılar: Âşık
Kerem, Halide Edip Adıvar, Şevket Rado, Eflatun Cem Güney (2 metin), Sadri
Ertem, Ercüment Ekrem Talû, Agâh Sırrı Levent, Ahmet Muhip Dranas, Ahmet Hamdi
Tanpınar, Cahit Külebi, Bedri Rahmi Eyuboğlu (2 metin), Haldun Taner, İpek
Ongun, Necati Cumalı, Türkân Gedik, Âşık Hüseyin Çırakman, Kemal Özer, Tahsin
Saraç, Raif Ertem, Yüksel Erkek, Mehmed Kemal, Seyit Kemal Karaalioğlu (2
metin), Mehmet Salihoğlu, Celal Özcan, Cemil Uğurlu, Yücel Tunca, Kemal Günen,
Mehmet Önder, Coşkun Ertepınar, Porf. Dr. Saim Sakaoğlu, Enver Naci Gökşen,
Ceyhun Atuf Kansu, Yavuzer Çetinkaya, Cengiz Bektaş, Sevinç Çokum, Mihneti,
Suna Tanaltay, Afşar Timuçin. Beş tane de başka ülke yazıncılarından metin var:
Tolstoy, E.de Amicis, Beydeba, Montaigne, Cervantes.
Kitap, baskı niteliği; dizgi
yanlışı azlığı bakımından (polis [s.55] →polis,
dey-imlerimiz [s.63] →deyimlerimiz gibi) son derece iyi. Resim ve fotoğraflar
çok net.
Az da olsa, eksik ve yanlışlara
rastlanıyor: "Raif Ertem, Türkân Gedik ve Suna Tanaltay"ın doğum
tarihleri belirtilmemiş. 63. sayfada özet çıkarmaya ilişkin bilgilerde
"özette konuşmalara yer verilmemesi ve geniş zamanlı eylemler
kullanılması" ilkeleri de söylenmeliydi.
38. sayfada "Dize birimi
dörtlüktür." diye bir tümce var. Oysa "Nazım birimi dörtlüktür."
denmeliydi. 94. sayfada "Parçanın Yazarlarını Tanıyalım",
"Parçanın Yazarını Tanıyalım" olacak. 65. sayfada (12.soruda)
"Aşağıdaki cümlelerden hangisi yüklemin yeri bakımından devrik bir
cümledir?" denmiş; oysa "devrik cümle" terimi, "yüklemin
yerine göre"dir zaten. 90. sayfada "Bazı dil bilimciler takısız
tamlamalarını sıfat tamlaması saymaktadır." yazılırken
"takısız"dan sonra "ad" sözcüğü unutulmuş. 210. sayfada
"Sıfatların adlaşması" diye bir kullanım var. Oysa sıfatlar adlaşmaz;
çünkü sıfatlar tek başına addır. Örneğin "kırmızı" sözcüğü, bir
rengin "ad"ıdır; ama "kırmızı kalem" dendiğinde,
"kalem"in "sıfat"ı olur.
Tümce öğeleri konusunda, 6.sınıf
düzeyinin üzerinde olan örnekler de var: "İnsanın bulunduğu yerde umut bitmez.",
"Umutsuzluğun olduğu yerde insan yoktur artık." (s.209) gibi.
Bu kitapta da bileşik sözcüklerin
yazımı sorunu var: buz dolabı (s.53), yer yüzü (s.88), öz deyiş (s. 180), gök
yüzü (s.188)...gibi. Bunlar neyse de, "çalı kuşu (s.32)" yazımı çok
şaşırtıcı. 16. sayfada "fabllardan" diye yazılmışken, 17'de
"fabller, fabllerde" biçimi var. Kitap kapağı çelişkisini de
eklemeliyiz: "İlköğretim Türkçe 6", "İlköğretim Türkçe 7
(Ortaokul-2)". Anlaşılan 7. sınıf kitabının "orta-2" olduğu
bilinemez diye düşünülmüş!
Kitapta genel olarak öz Türkçeye
yakın bir dil kullanılsa da, dilbilgisi metinlerinde "fiil, zamir,
zarf" gibi Arapça kökenlilerin yeğlendiği görülüyor. Aynı sayfanın bir
yerinde "öykü", bir yerinde "hikâye" deniyor (s.21).
Kapulu, Türkçeye önem veren bir
yazar:"... h harfinin doğru okunuşu yasada 'he' olarak belirlendiği hâlde
- inceltme imine ne gerek vardı! A.T.- "ha, aş, haş'; hatta son günlerde
aynı harfin İngilizce söylenişi olan 'eyç' biçiminde yanlış okuma ve söyleme
biçimlerine rastlanmaktadır. Dilimizi bu tür yanlışlıklardan korumak ulusal
bir ödevimizdir (s.52).” (Sondan bir önceki tümce şöyle mi olmalıydı: "...
'eyç' biçiminde okuma ve söyleme yanlışlarına rastlanmaktadır.")
Kapulu'nun kitabı, gerek seçtiği
metinlerle, gerekse öğrencilere önerdiği yazıncılarla, gerçekten çok olumluluklar
taşıyor. Yalnız, “Türk Dünyası Haritası”nın, Türkçe ders kitabında ne işi
olduğunu anlayamadık.
9. Yeni Ama Klasik
İlköğretim Türkçe 6
Yaşar Yörük, Ali İhsan Mıhçı, Salih Başer
(Serhat Yayın A.Ş.
Nuruosmaniye Cad.No:3/1 34410 Cağaloğlu /İSTANBUL)
1. Hamur, 1994
Basım, 221 sayfa, 16,5x23,5 cm.
"Bu kitap,
Talim ve Terbiye Kurulunun 21.04.1994 gün ve 291 sayılı kararı ile 1994-1995
öğretim yılından itibaren beş yıl süreyle ders kitabı olarak kabul
edilmiştir."
Kitabın başında 4 sayfalık
"Metinlerin İşlenişiyle ilgili Açıklamalar" bölümü bulunuyor.
Metnin işlenme biçim-sırası:
Yazıncıyla ya da konuyla ilgili renkli bir resim; Derse Hazırlık; Metin; Sözlük
Çalışması; Metin incelemesi; Plan, Tür, Dil ve Anlatım; Dilbilgisi; Sözlü ve
Yazılı Anlatım Çalışması; Yazara (ya da Ozana) ilişkin Bilgi.
Kitapta 20'şer sorulu 6 tane
"Test" var. Kitabın sonlarında 5 sayfalık "Sözlük", 1
sayfalık "Dizin", 1 sayfalık "Kaynaklar" ve 5 sayfalık da
"Yazı Çalışması" bölümü bulunuyor.
Metni alınan yazıncılar: Köroğlu,
Mahmut Yesari, Mehmet Âkif Ersoy, Refik Halit Karay, Halit Ziya Uşaklıgil,
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim, Hasan Âli Yücel, Reşat Nuri Güntekin (2
metin), Cahit Sıtkı Tarancı (2 metin), Ziya Osman Saba, Eflatun Cem Güney,
Haldun Taner, Cahit Külebi, Selahattin Batu, Şükrü Kurgan, A.Halit Yaşaroğlu,
Prof.Dr. Jale Baysal, Dr.K.İsmail Gürkan, Mazhar Müfit Kansu, Hakkı Süha
Gezgin, Enver Behnan Şapolyo, Falih Rıfkı Atay, Prof. Dr. A.İnan, Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu, Oktay Rifat, Behçet Necatigil, Ömer Asım Aksoy, Satı Erişen, Emin
Özdemir, Afet Ilgaz, Nezihe Meriç, Fikret Otyam, Nilüfer Kurtuluş, Özlem
Öztuğ, Hüseyin Başaran, Vehibe Sevim, Haluk Durukal. Kitapta metni bulunan
başka ülke yazıncıları şunlar: E.de Amicis, Elek Benedek, J.Spyri,
H.C.Andersen, La Fontaine.
Kitapta dizgi yanlışı, yok
denecek denli az: karşılaşabi-lecekleri (s.X) →karşılaşabilecekleri / kazan-dırılmalıdır
(s.X) kazandırılmalıdır gibi.
Yazım kuralları yönünden, ayrı
yazma tuhaflığını bu kitapta da görüyoruz: "büyük anne, büyük baba
(s.114)", "gök yüzü (s. 158)", gibi. Ancak "atasözü,
atasözleri" bitişik yazılmış. Ayrıca, Reşat Nuri Güntekin'in "Çalıkuşu"
romanının adını nasıl ikiye bölüp de "Çalı Kuşu (ss.19-23)" diye
yazdıklarını anlamak güç.
"Mısraında (s. 187)"
yazımı Türkçe söyleyişe ne denli uygun? "Dizesinde" sözcüğünün
yazımında bir sorun var mı?
59. sayfadaki "proğram"
dizgi yanlışı mı, yazım yanlışı mı?
184. sayfadaki "omuzuma"yı
da "omzuma" diye düzeltelim.
Kitabın dili, biraz eski. Artık,
iyice yaygınlaşan "sözcük" varken, (sözlük- sözcük türevliliği de göz
önüne alınırsa) "kelime"de diretmek niye? "Biyografi"ye
"hayat hikâyesi (s.26)" yerine "yaşamöyküsü" dense daha iyi
olmaz mıydı? Çünkü "otobiyografi"ye karşılık bulamıyorlar o zaman;
oysa "özyaşamöyküsü" var. "Dize" ve "uyak"
sözcükleri ayraç içinde kullanılıyor; ama birincil kullanım "mısra"
ve "kafiye"de (s.31). "İmlâ Kılavuzu (s.33)" söyleminde
neden diretildiği de anlaşılmaz.
38. sayfada "taş bina, melek
çocuk" takımları, takısız ad tamlamasına örnek veriliyor. Artık, bu
yanlışlık bitse!..
107. sayfada "edat grubu
(örnek: denize karşı)"ndan söz edilmesine karşın, tümce öğesi olarak
"ilgeç (:edat) tümleci", kitapta yer almıyor.
"Kalın sesli harfler (s.
183)" yerine "kalın sesliler (ünlüler)" demek, yeterli değil mi?
Çünkü, "harf" denince, işin içine "ünsüz"ler de girer.
Şu önemli yanlış, mutlaka
düzeltilmeli: “ 'ki' eki aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaç olarak kullanılmıştır?
(s.207)." "ki" ya ektir
ya bağlaçtır. Tümce şöyle olmalı: "Aşağıdaki
cümlelerin hangisinde "ki" bağlaç olarak kullanılmıştır?"
Kitabı, Sabri Tezcan ile Mustafa
Delioğlu resimlemişler. Bu resimlerin (çoğunun kötü olduğunu söylemek için, ressam
olmaya gerek yok: 101. sayfadaki ilkokul öğrencilerinin "yaşlı cücelerin
yüz ifadesini taşıması"; 124. sayfadaki bağlama çalan adamın "gitar
çalar gibi el ve parmak duruşu"; 185. sayfadaki "Güvercinle
Karınca" fablının üzerindeki resimdeki oransızlık (ya karınca bilimkurgu
filmlerinden kaçmış ya da güvercin, Gulliver'in cüceler ülkesinden geliyor!
Çünkü karınca, neredeyse güvercin kadar.)... Birtakım yazıncıların portreleri
resim mi fotoğraf mı anlaşılmıyor; üstelik kendilerine de pek benzemiyor:
Selahattin Batu (s.30), Behçet Necatigil (s. 137) gibi.
Güzel
Türkçenin, Kitabı da Güzel Olmalı
ÖNERİLER:
1. Türkçe ders kitabı yazan
(yazacak) kişinin (kişilerin), konusunda çok iyi yetişmiş olması ilk koşuldur.
Herkesin, ders kitabı yazamayacağı bilinmelidir.
2. Metin seçiminde çok titiz
davranılmalıdır. Metni seçilen yazıncıların, dili çok iyi kullanmaları göz önüne
alınmalıdır. Yazınsal değeri düşük, eski düşmanlıkları körükleyen; dincilik,
ırkçılık gibi olumsuzlukları aşılayan metinlerden kaçınılmalıdır.
3. Kitapta tutarlı ve duru bir
dil kullanılmalıdır. Yaygınlık kazanan öz Türkçe sözcükleri kullanmaktan
çekinilmemelidir. Eğer Bakanlık, kitaplarda "sözcük değiştirme" gibi
bir yol izliyorsa, bu uygulamadan dönmelidir. Çünkü bu kez de kitaplarda
"çelişkili bir dil" oluşmaktadır.
4. Bakanlık, kitap tavsiyesinde
daha titiz olmalıdır. Talim Terbiye Kurulunda -gerçekten- konusunun uzmanı olan
kişiler görevlendirilmelidir.
5. Şimdiki TDK'nin “İmlâ
Kılavuzu” yazım birliğini bozmuştur. Nitekim MEB'in “İmlâ birliği” konulu,
22.4.1993 gün ve 451.02/564 sayılı genelgesi olumlu bir adımdır; ancak
yetersizdir. Yazım birliğini sağlayacak olan kılavuz, Dil Derneğinin hazırladığı
“Yazım Kılavuzu”dur. Bakanlık, bilimsel davranmak zorundadır.
6. Kitapların dizgi yanlışlarını
düzeltme işini, kitap yazarları kendileri yapmalıdır. Dilbilgisi konularındaki
son gelişmeler izlenmeli, kitapların son baskılarında eklemeler ya da
çıkarmalar yapılmalıdır.
8. İncelememize konu olan ders
kitaplarındaki bütün olumsuzluklar gösterilmemiştir. Kitap yazarları,
yazdıklarını eleştirel bir gözle, yeniden elden geçirmelidir.
9. Türkçe ders kitaplarında “Atatürk
resimleri, İstiklal Marşı; Gençliğe Hitabe, Türkiye Haritası, Türk Dünyası
Haritası ve Öğretmen Marşı”nın bulunması yersizdir. Çünkü "Atatürk'le
ilgili metinler (ve resimler), Gençliğe Hitabe, istiklal Marşı" kitabın
içerisinde de vardır (konu olarak). Şablonculuğa düşmemek gerekir. Haritalar
ise, coğrafya ve tarih dersi kitaplarına uygun düşer. "Öğretmen
Marşı"nı da müzik dersinde öğretsinler öğrencilere (gerekiyorsa). Türkçe
kitabı da "dil ve yazın" kitabına benzesin böylece!.,
Not:
Bu yazıyı, Ahmet Kapulu, Öğretmen Dünyası'nın Kasım 1994 (179.) sayısında “0rta-1
Türkçe Kitaplarının Eleştirisi Üzerine” başlıklı yazısıyla yanıtladı.
Ayrıca
MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 23.12.1994 tarih ve 9630.1994 85 sayılı, "ders kitaplarında bilimsel
hatalar bulunduğu"na ilişkin genelge yayımlamasında bu yazımın da etkisi
olduğunu sanıyorum.
(Öğretmen Dünyası 178, Ekim 1994)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder