18 Kasım 2021 Perşembe


 

"TAKISIZ AD TAKIMI" OLABİLİR Mİ?

                                   ALİ TÜRKSEVEN

Sorun

İlk ve orta öğretimin Türkçe (ve dilbilgisi) ders kitaplarında, yardımcı kaynak­larında "Ad Takımı (:Tamlaması)" konusu işlenirken "Belirtili-Belirtisiz-Zincirleme Ad Takımları”nın yanı sıra "Takısız Ad Takımı" diye bir bölümlemeye de rastlan­maktadır. Dahası, bu bölümleme anlayışına uygun olarak da, ilkokul ya da ortao­kuldan sonra girilen birtakım eleme ve seçme sınavlarında sorular sorulmaktadır. Bu yazı, takısız ad takımı diye bir bölümlemenin doğru olup olmadığı konusunda, değişik görüşleri ele alıp tartışarak bir sonuca varmayı amaçlamaktadır.

 

Konuya Yaklaşımlar

Banguoğlu "Adtakımı" başlığı altında konuyu üçe ayırır: Belirli Adtakımı, Be­lirsiz Adtakımı, Adtakımının Zincirlenmesi.[1]

Şimşek'in de yaklaşımı buna çok yakındır. O da "Adtakımı" başlığı altında "Belirtili Adtakımı, Belirtisiz Adtakımı" diye iki bölüm açar.[2]

Ediskun da, terim ayrılığı dışında, Banguoğlu'yla özdeş görüştedir. "İsim Takımları" konusunu önce "Belirtili İsim Takımı, Belirtisiz İsim Takımı" diye iki bölümde inceler.[3] Daha sonra da "Zincirleme İsim Takımları" bölümünü de ek­ler. (s. 123)

Gencan "Ad Tümlemesi"[4] konusunda şunları yazar:

"Adtakımları, takı alışlarına göre üçe ayrılır:

            1)Sevim'in kalemi, Orhan'ın Paltosu, Ali'nin bileği...

            2)Yazı kalemi      , çocuk paltosu     , erkek bileği...

            3)Altın kalem       , yün palto          , demir bilek... (s. 158)

            Daha sonra da "Birinci Türlü Ad Takımı, İkinci Türlü Ad Takımı, Üçüncü Türlü Ad Takımı" başlıkları altında örneklerini veriyor. "Üçüncü Türlü Ad Takımı" bö­lümünde “demir çubuk, bakır kap, yün çorap, mermer saray, kerpiç duvar” ta­kımlarında belirtenin "asıl adın neden yapıldığını gösterdiğini" söyler. (ss. 162-163) "aslan asker, tunç bilek, tilki çocuk, sırma saç" takımlarında da belirtenin "asıl adın neye benzediğini gösterdiğini" söyler. (ss. 162-163)

            Ediskun, kimi dilbilgisi yapıtlarında "Takısız Tamlama" diye bir bölümleme daha yapıldığını; mermer saray, tahta sandık, aslan asker, tilki çocuk gibi örneklerin ve­rildiğini, ama bunların sıfat tamlaması olduğunu söyler. (ss. 122-123)

            Gencan, "Sıfat Takımı" (ss. 185-187) bölümünde "Sıfat takımları, kuruluş ta­kısı almaz; bu bakımdan üçüncü türlü ad takımlarına benzer." (s. 185) der. Daha sonra "aslan asker, altın kalem, demir bilek, yün kumaş" takımlarının üçüncü tür­lü ad takımı olduğunu; "yiğit asker, güzel kalem, kuvvetli bilek, sağlam kumaş" takımlarının sıfat takımı olduğunu söyler. (s. 185)

            Öbür uzmanların görüşü daha tutarlı olmasına karşın, her nasılsa, Gencan'ın görüşü okul kitaplarına ağırlığını koymuştur. Gerçekte Gencan da üçüncü türlü ad takımı dediği takısız ad takımında verdiği örneklerin sıfat takımına çok benzediği­nin ayrımındadır. Bu yüzden de üçüncü türlü ad takımını anlatırken "mermer saray" takımında "saray" sözcüğüne "asıl ad" der; "mermer" de "asıl adın (:sarayın)" neden yapıldığını belirtir. "Mermer saray" ad takımı ise "asıl ad", "asıl olmayan ad(!)" gibi terimlendirmelere ne gerek vardır? "güzel saray" dersek, sıfat takımı olacak; "mermer saray" dersek, ad takımı olacak! Burada "güzel" ve "mermer" sözcükleri "saray"ı nitelemektedir; bu yüzden niteleme sıfatıdır.

            Ergin de Gencan karşıtlarıyla özdeş görüştedir. “Kelime Gurupları ve Cümle­ler” [5] anabaşlığı altında "İyelik Gurubu ve İsim Tamlaması" (ss. 381-384) bölü­münde şöyle der: "Tamlayanı ekli olan isim tamlamasına belirli isim tamlaması, tamlayanı eksiz olan isim tamlamasına da belirsiz isim tamlaması denir." (s. 383) "Benim ev, sizin hanım" gibi öbekleri de "genitif gurubu" adı altında incelediğini ekler. (s. 383)

            Gencan "Birinci Türlü Ad Takımları" diye adlandırdığı "Belirtili Ad Takımla­rında "tümlenen takıların söylenmediği de olur" diyerek "bizim ev, sizin bahçe" gibi -Ergin'in "genitif gurubu", Şimşek'in "adıltakımı" adını verdiği- öbekleri de belirtili ad takımları içine sokar. (s. 159)

            Belirtisiz ad takımlarında da belirtilen ekinin düşmesi karşıt değerlendirmelere yol açmıştır. Ergin, bunu şöyle değerlendirir: "Son olarak, isim tamlaması üzerin­de yapılan feci bir yanlışlığa işaret edelim. Bu yanlışlık belirsiz isim tamlamasında iyelik ekinin atılması hadisesidir: Mardinkapı, Edirnekapı, Topkapı" örneklerinin yanında "Ömer Han, Ahmet palas, Orhan Tepe, Bulvar saray" gibi takımları da sıralar. (s. 384)

            Şimşek, bu konuda iyimserdir: "Belirtisiz adtakımlarından gelen bileşik sözcük­lerde tekil üçüncü kişi iyelik eki düşme eğilimi göstermektedir. Edirnekapısı ˃Edirnekapı, Kadıköyü> Kadıköy" deyip şunları ekler: "Bu eğilimden yeni sözcükler kurulurken de yararlanılmaktadır: toplumbilim-i> toplumbilim, dil bilim-i˃dil-bilim, biçim bilim-i˃ biçimbilim, Eti banka-(s)ı)˃Etibank, Sümer banka-(s)ı˃ Sümer bank"(s. 330)

Sonuç

            Yukarıdaki değişik görüş ve örneklerden de anlaşılacağı gibi, ad takımını sıfat takımından ayıran en belirgin özellik, belirtilen eki (:3. tk. kişi iyelik eki)dir. Anlam açısından da bakıldığında sıfatlar bir adı çeşitli yönlerden belirterek ya da niteleye­rek bütünler. Bu yüzden tek başına "sıfat" yoktur; ama tek başına ad vardır. Sıfat görevli sözcükler, tek başına addır.

            "Takısız Tamlama" görüşü tutarsızdır, bilimsel bir açıklaması yoktur; onlar ger­çekte sıfat takımıdır. Bu yüzden, bu yaklaşımla hazırlanan yapıtlar gözden geçiril­meli ve düzeltilmelidir. Eleme ve seçme sınavlarında, yalnızca bu konudan değil, dilbilgisinin kesinlik kazanmayan ya da çok tartışılan konularından da sorular sorulmamalıdır.

            Demek ki Ad Takımı konusu ikiye ayrılabilir: (belirten eki alanlar) Belirtili Ad Takımı, (bu eki almayanlar) Belirtisiz Ad Takımı. Bir de bunların çeşitlenmesiyle ortaya çıkan Zincirleme Ad Takımı (Ad Takımının Zincirlenmesi) eklenebilir.

 


[1] Tahsin BANGUOĞLU, Türkçenin Grameri (İstanbul: 1974), ss. 331-339.

[2] Rasim ŞİMŞEK, Türkçe Sözdizimi (Trabzon: 1987) ss. 323-342.

[3]Haydar EDİSKUN, Türk Dilbilgisi (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1985), ss. 114-123.

[4] Tahir Nejat GENCAN, Dilbilgisi (Gözden geçirilmiş 4. baskı, Ankara: TDK Yayınlan, 1979), ss. 158-170.

[5]Muharrem ERGİN, Türk Dil Bilgisi (Beşinci Baskı. İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1980), ss. 374-397.


Not: Bu yazı, yayımlandıktan sonra pek çok yerde (dergiler, bilimsel bildiriler, yüksek lisans ve doktora tezlerinde) anılmıştır, görüşlerimden alıntılar yapılmıştır. Benim gördüğüm (anan, alıntı yapan)  adlar: Osman Bolulu, Tahir Kahraman. Süreyya Eryaşar, Cengiz Büker, Hamza Zülfikar, Mehmet Ali Yavuz, Caner Kerimoğlu, Hacı İbrahim Delice, Şahap Bulak, İbrahim Atabey, Hüseyin Başdoğan; Kaan Yılmaz (doktora tezi), Osman Erbaş (yüksek lisans tezi), Esra Çorbacı (yüksek lisan tezi)

 (Çağdaş Türk Dili 77/78, Temmuz/Ağustos 1994)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  “de” Sözcüğü Sorunu Ali TÜRKSEVEN               Sorun Şifreleri çok tartışılan şu 2011 YGS’nin 29. Türkçe sorusu, “bağlaç”ın ne ol...