18 Kasım 2021 Perşembe


 

KARATMANLI AĞZINDAN KÜÇÜK BİR DERLEME-2 *

ALİ TÜRKSEVEN

Karatmanlı Sözcüklerden Örnekler

 aganın Ağabeyciğim. (Ağabeyin, kardeşine seslenişi olarak.)

alımcı (alımci) Alıngan.

aralatmak Birinden uzaklaşmak, birini uzaklaştırmak.

atalamak Haksız yere birini azarlamak. (Arapça hatâ ile bağlantılı olabilir.)

ayn (Kaba konuşmada) Anlamadım, ha!

beklenememek Sabırsızlıkla beklemek.

bertilmek Burkulmak.

beyut Sersem. ~ olmak Sersem gibi olmak. (Farsça bi-hod'un bir anlamı: Ba­yılmış.)

burma Radyo, teyp, fırın vb.'nin düğmesi.

çekan Çekiç. (çek-< çak- olabilir.)

çığırgan Ağustosböceği.

çısmak Susmak.

çupa Küçük ve basık burun.

çus Tekin olmayan hayvan, kimse.

daraçlık Dar ve sıkıcı yer. (T.Sözlük'te daraç Dar.)

dırle Çapak.

ekelemek Serpmek, ekmek.

fıska Sivilce.

gırbe Kambur.

görmedik Görmemiş (kimse).

harabat (arabat), harabatçık (arabatçik) Pis, pasaklı, dağınık, düzensiz kimse. (T.Sözlük'te harabatî Maddi şeylere değer vermediği için üstüne başına özen­meyen, dağınık, çulsuz, derbeder.)

ilaçlık İlaç için, çok az.

incelmek (Sözlük anlamlarının yanı sıra) Acıkmak.

işlemek Çalışmak (insanlar için).

işlemek Birini doldurmak, birine gaz vermek.

işok Kötü, bozuk, ekşimiş şey. ~ olmak 1. Ekşimek, bozulmak, 2. İçi bulanmak, kendini kötü hissetmek.

işperet Göçmen sobası, kuzine.

kadron Tütün dizilmiş ipin takıldığı sırık.

kakmak, kakmacık (kakmacik) Gaga.

kap Yufka. ~yazmak Yufka açmak.

kavara Osuruk. (T.Sözlük'te bir anlamı: Gürültü, patırtı.)

kavçin Patik.

kelfun Tüyü dökülmüş, aşınmış yüzey.

kelfunlaşmak Aşınmak, yer yer tüyleri dökülmüş olmak.

kestirmek (Sözlük anlamlarının yanı sıra) Giden birinin önüne geçip onu dur­durmak.

kırışka Lâdes kemiği.

kırkılı (kırkıli) Saçı ya da tüyü kesilmiş insan, hayvan.

kikirik Yerfıstığı.

ko Olsun, peki. ~ bakalım Öyle olsun, alacağın olsun.

köpektırnağı (köpektirna, /a/ uzun) Şeytantırnağı.

körgözler Şakaklar.

körlükçü (körlükçi) Kışkırtıcı.

kufer Tahta bavul, okul çantası.

kuka Birtakım sebzelerin kurutulmak amacıyla dizildiği ipin iki ucunu birleştirip bir çiviye ya da gergin ipe asılmasını sağlayan N harfi biçimindeki tel.

kup Küme. ~uyla yere vurmak (urmak) Birini, olduğu gibi kaldırıp yere atmak.

kurunmak Kurulanmak.

kusuk Kusuntu, kusmuk.

küllenmek Kazıklanmak, bir alışverişte zarar etmek.

magiya Büyü.

mantı (manti) İçine soğan ya da başka şeyler konan, çocuk yumruğu büyüklüğünde dürülerek yapılan mayalı bir tür börek.

nakadır Beceriksiz, sakar. (Farsça nâ-kabil'den bozma ve nâ-kadir [Farsça+Arapça] uydurmasıyla [çünkü Osmanlıcada yok] oluşmuş olabilir.)

nefsanet Fesat, kıskanç. (Türkçe Sözlükte nefsaniyet Düşmanlık duygusu.)

ogomil Kibirli.

olan Erkeklere seslenmede kullanılan, "ulan" sözcüğüne benzeyen, ama olumsuz ve kaba anlam içermeyen bir ünlem.

olelem Canı yanarak ağlayan birinin çıkardığı sesleri anlatan bir yansıma sözcük.

ölçermek Ateşe odun eklemek.

önaba Mutfak önlüğü.

paşmak Sandalet. (T.Sözlük'te başmak, paşmak Ayakkabı.)

ruba Üniforma. (T.Sözlük'te "giysi")

sadalamak Anlatmaya çalışmak, kem küm etmek.

samsa Yufkaların kolböreği gibi sarılarak dilimlenip pişirildikten sonra üzerine sar­ımsaklı yoğurt dökülmesiyle yapılan bir tür yemek.

seslenmemek Bir söz karşısında sesini çıkarmamak.

sıklık Islık.

sıktırmak Kıstırmak, sıkıştırmak.

sınmak Sinmek, bıkmak, korkmak. (T.Sözlük'te "yenilip bozguna uğramak".)

söktürememek Başa çıkamamak, baskıyla sonuç alamamak.

sunmak Dokunmak.

suva/sıva, sıvacık (sıvacik) Sığ.

şağra (şara, birinci /a/ uzun) Hayvan yağı.

şarko Alaca.

şarkolu (şarkoli) Alacalı.

şüve Saç örgüsü.

tanator Çoban salatası

te İşte.

tecirbelik Garip, tuhaf gülünç olay, durum, kimse. (Arapça tecribe sözcüğüyle bağ­lantılı olabilir.)

tepeleşmek Öldüresiye vuruşmak.

tıkılışmak Birbirine sokulmak.

tıkılmak Birine sokulmak, sokulganlık göstermek.

tunuk Mat, donuk renk.

tupçe Kısa boylu (beğenmezlik anlamında).

tutuk Beceriksiz, sakar.

tükürlemek Tükürmek (özellikle, işemeden önce, boşinançlara göre, çarpılmamak için tükürmek).

ufunet Basınç artışından doğan sıkıntı. (T.Sözlük’te "pis koku".)

uğraklanmak (uraklanmak, /u/ uzun) Garip, gizemli ve kuşkulu davranmak.

uğşalamak (uşalamak, /u/ uzun) Okşamak.

ulum Hep, bütün. ~millet, ~insanlar Herkes.

uvunmak (Sözlük anlamının yanı sıra) Birine ya da bir yere sürtünmek.

vela Bile.

yanarcan Ciğerpare.

Yandancı (yandanci) Birinin yanında bulunup onu kışkırtan kimse.

yelsimek Yiyecek ve içeceklerin üstü ya da ağzı açık kaldığında tatlarının kö­tüleşmesi.

yemek (Sözlük anlamlarının yanı sıra) Kaşınmak.

zinklemek Köpeğin ağlar gibi sesler çıkarması.

Deyim ve Öbek Örnekleri

adamı ipe vermek (adami ipe vermek) Birinin başını derde sokmak.

ağlamaktan kararmak (alamaktan kararmak, birinci /a/ uzun) (Bebekler ve ço­cuklar için) Aşırı derecede ve avazı çıktığınca bağırarak ağlamak.

ak göt kara göt belli olsun Ak don kara don (:Ak köpek kara köpek) geçitte (:geçit başında) belli olur.

araba gibi İri yarı (kimse).

arpa ağırlığı kadar söz duymamak (ağırlığı: avurli, /i/ uzun, kadar: ka, /a/ uzun) Kırıcı söz duymamak.

ayaksız kalmak Çok koşuşturmaktan yorulmak.

ayı dudağı gibi (ayi duda gibi, ikinci /a/ uzun) Biçimi bozulmuş giysi yakası, yeni vb.

... babana deyiverme (düverme) O dediğin fiyata al da göreyim, biraz zor alırsın, o mal o fiyata olamaz; o iş öyle sonuçlanamaz.

barede... Ne biçim..., amma da ...

başı/kafası kaldırmamak (başi/kafasi kaldırmamak) Sıkıntıya, gürültüye, sı­kıştırmaya dayanamamak, bunları kaldıramamak.

başına su koymak Bir aracı yavaş yavaş, bilerek bozmak.

beş para bile vermemek (para:pare) Önemsememek, değer vermemek, kafaya tak­mamak.

biraz buçuk Az buçuk.

... bir kalmak Bir işi savsaklamak, yapmamak. Örnek: Çalışa çalışa bir kaldın. (Sanki çok çalıştın.)

bok çuvalı (Bok çuvali) Pasaklı, pis, tembel, miskin.

bulandırma suyu, yerim seni (suyu:suyi) Birine çatmak için bahane aramak.

buz gibi... Çok güzel..., çok düzgün... Örnek: Makine buz gibi dikti.

cami anası (cami anasi, birinci /a/ kısa) Camilerde olduğuna inanılan kadın hayalet.

cazo karı (cazo kari) Cadı.

Çingene çalıyor, Kürt oynuyor (Çingene çalay, Kürt oynay) Kim kime dum duma. (Güzel olmayan düğünler için kullanılır.)

çok bayramlara yetişesin Çok bayramlar göresin, nice bayramlara.

daha öteye (daytey) Daha öteye, daha sonra, gitgide.

dertli... Meyve ve sebzelerin hastalık sonucu kusurlu olması. Örnek: Dertli elma.

dışardan koyaklı gelmek (dişardan koyakli gelmek) Davulun sesi uzaktan hoş gelir.

dibine darı ekmek (darı: dari) İnce eleyip sık dokumak, kılı kırk yarmak.

dip çok Pek çok.

duş gelmek Musallat olmak.

... -e bakışa ... -e göre,... -e oranla. (Onunkine bakışa, senin yazın güzel.)

ekmek yemek Ekmek yemek, yemek yemek.

eşeğe vuramadığından semere (eşeğe:eşe, ikinci /e/ uzun) Eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek.

eşeğin kuyruğu (eşen kuyri, /i/ ve ikinci /e/ uzun) Dam üstünde saksağan, vur be­line kazmaylan.

eşek gelip sıpa gitmek Büyüdükçe olgunlaşacağına, davranışları kötüye gitmek.

gerisine araba yolu (yolu: yoli) İmam osurursa, cemaat sıçar.

gevşek götlü/götü gevşek (gevşek götli/göti gevşek) Çok tembel, zora gelemeyen.

gör bakasın Gör bak.

gözleri akmak İçi gitmek, gözü kalmak.

gözleri başında oynuyor (oynuyor: oynay) Gözleri velfecri okuyor.

gözlerini belertmek Gözlerini iri iri açarak pis pis bakmak.

gübrenin gübresi/gübre mi gübre Çok pis, pasaklı, üşengeç.

havanın saçaklanması Yağmur bulutlarının göğü kaplaması.

ikrah getirmek Bıktırmak.

iyilik hoşluk sormak (iyilik: ilik, birinci /i/ uzun) Hal hatır sormak.

kaç göç Apar topar.

kakma vurmak (vurmak: urmak) İtmek.

kan tere batmak/som tere batmak Kan ter içinde.

kem diş Bir dişin üzerinden çıkan köksüz, çekilmesi gereken zararlı diş.

kem keder yok İyiyiz, iyilik.

kerpiç gibi yoğurt (yoğurt: yurt, /u/ uzun) Sulanmamış, kıvamı güzel yoğurt,

kestire kestire konuşmak 1.Seslerin hakkını vererek, vurgu ve tonlamaya uygun konuşmak. 2. Özentili konuşmak.

keyfe keder (keyfe: kife, /i/ uzun) Bir nesnede ya da olayda küçük ve önemsiz, ama insanın görmeden geçemeyeceği can sıkıcı özellik.

kıy kıy gitmek 1. Kenardan gitmek. 2. Kimseye görünmemeye çalışarak ya da kuy­ruğu apışarasında gitmek.

kim soruyor sana köpeğin bayramını? (soruyor: soray, köpeğin: köpen, /e/ uzun, bayramını: bayramini) Seni adam yerine koyan var mı?

kör kedi Nankör.

kuni kuti kuni kuti Çene yaparak birini dolduruşa getirmek.

kuyruğu havada/kuyruk havada (kuyruğu: kuyri. /i/ uzun. havada: avada) Burnu havada.

kuyruğun senin (kuyruğun:kuyrun, ikinci /u/ uzun) Hadi canım sen de.

Laf(tan) almamak Söz dinlememek.

mayisa gibi Büyücü kılıklı, saçı başı dağınık kadın.

ne bileyim ne olsa (ne’blim ne olsa) Ağzıyla kuş tutsa...

saatin ötmesi Saatin çalması.

sağır soba (sağır: savur) İyi çekmeyen ve ısıtmayan soba.

salma vurmak (vurmak: urmak) Köylerde ürünlerin bir bölümüne vergi amacıyla el koymak.

sana çıkıyor/ona çıkıyor (çıkıyor: çıkay) Ne geçti eline?

sen andırdın, ben bandırdım Sözde sen aç idin, ama ben daha çok yedim.

sıtma kırıştırmak Ateşli hastalıkların yarattığı kırgınlık.

siz yapraktan bağırıyorsunuz (bağırıyorsunuz: barıysıniz, /a/ uzun) Siz hiç yokluk görmediniz.

som ter olmak Sırılsıklam terlemek.

suyun bayat akması Suyun az akması.

Şeytanın işi yokmuş, "Ne yapayım, ne yapayım?" demiş, "Bari taşaklarımı tartayım." demiş. (Şitanın işi yokmiş, "N'apaym, n'apaym?" demiş, "Bari taşaklarımi tartaym." demiş. Birinci /i/ uzun, "ba" seslemi kısa.) Kimileri mantıksız ya da tuhaf bir işe kalkışıp gülünç duruma düştüklerinde kullanılır.

taş olup baş yarmak Bir baltaya sap olmak.

tazı ola böyle ola (tazı: tazi, böyle:büle, /ü/ uzun) Tazı dediğin böyle olur (:olmalı).

te gana İşte, birdenbire, ansızın.

te oymuş o (t'oymuş o, birinci /o/ uzun) Ne demişler, söylendiği gibiymiş, işte öyleymiş. (Bu sözden sonra atasözü ya da deyim söylenir.)

tığ teber (teber: tebel) Cıscıbıl, çırçıplak.

yalan ne değil (değil: dil) Gerçekten.

yan bi yan Yan yana.

yarım kalmak Sakat kalmak.

yarın dahisi (:dahası?) gün (yarın dayisi gün) Ertesi gün.

yazısı güzel (yazısı: yazisi) Yüz çizgileri güzel.

yedik içtik hoş geçtik/yiyelim içelim hoş geçelim (hoş: oş, yiyelim: yelim, /e/ uzun) 1. Felekten bir gün çalmak. 2. Har vurup harman savurmak.

yer olmak Yerin dibine geçmek.

yok işin Gidemezsin.

Atasözü Örnekleri

Allah bazısını sevmiş (de) yaratmış, bazısını övmüş de yaratmış. (Alla bazisini sevmiş te yaratmiş, bazisini ümiş te yaratmiş.  /ü/ ve ikinci /a/ uzun, "ba" seslemleri kısa) Kimileri çok güzel olur, kimileri görünüşte çirkindir; ama içleri güzeldir. İn­sanları dış görünüşlerine göre değerlendirmemek gerekir.

Allah, gâvurlara yüz güzelliği, müslümanlara din güzelliği vermiş. (Alla, gâvurlara yüz güzelli, müslümanlara din güzelli vermiş. İkinci /a/ ve "li" seslemleri uzun.) Müslümanlık en güzel dindir. Müslüman olmayanların (burada Hıristiyanlar anlatılmak isteniyor) dış görünüşü bize çekici gelebilir, ama önemli olan, dinin güzel olmasıdır.

Allah tuz ekmecikten ayırmasın. (Allah: Alla, ikinci /a/ uzun) Azla yetinmeliyiz. Açgözlü olmamalıyız. "Buna da şükür." demeliyiz.

Allah vurur da kör eder. (Allah: Alla, ikinci /a/ uzun, vurur: urur) İnsan nankörlük etmemeli, şükretmeli, elindekinin değerini bilmelidir.

Arada burun olmasa, bu gözler birbirini çıkarırmış. (çıkarırmış: çıkarırmiş.) İki kişi bir araya gelince kıskançlık, geçimsizlik başlar. Dostlar ve akrabalar ara­sında bile bu böyledir.

Az yaşa, çok yaşa; gelecek başa. Ölüm kalım bizim için.

Başla duvar delinmez. (Başla: Başle) Birtakım güçlükleri aşmak için olanaklar ge­rekir.

Bu gözden bu göze fayda yok. (fayda: fayde) Kimseden kimseye hayır yok.

Elin ererse (:yetişirse), arkanı (:sırtını) kaşırsın. (arkanı: arkani, sırtını: sırtıni, kaşırsın: kaşırşin) Tırnağın varsa başını kaşı.

Elle karışmak, dağla güreşmek. (dağla: dayle) Evlilikte gelin, kaynana, damat vb.'nin birbirleriyle ilgili sorunları olur. Bu sorunları çözmek çok güçtür.

Her bir dağın ona göre dumanı var. Her: Er, dağın: dan, /a/ uzun, dumanı: dumani) Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.

İnsanı dil yapıyor, dil bozuyor. (yapıyor: yapay, bozuyor: bozay.) Kişi, ko­nuşmasıyla kendini sevdirebildiği gibi, kötü kişi de olabilir. Konuşurken kırıcı olunmamalıdır.

İnsan kendini beğenmese, Vardar'a atarmış. (beğenmese: biyenmese, atarmış: atarmiş.) Herkesin, kendinde beğendiği bir yön vardır. Böyle olmasaydı, ken­dini beğenmeyenler intihar ederdi.

İt ite, it kuyruğuna. (kuyruğuna: kuyruna, ikinci /u/ uzun.) Kimin gücü kime yeterse ona buyurur, onunla uğraşır, onu ezer.

İyi olur Allah'tan, kötü olur senden bilirler. (İyi: İ, uzun, Allah'tan: Alla'tan, ikinci /a/ uzun.) Çöpçatanlığa kalkışma, sonuçta bir geçimsizlik olursa senden bilirler. İyi geçindiklerinde ise, senin iyiliğini unuturlar.

Kardaşın bey olsun, karısı sevinsin. (karısı: karisi) İnsan, kardeşinden bile yardım beklememelidir. Herkesin ona göre bir yaşamı, sıkıntısı vardır.

Kimin ağrıyor, o bağrıyor. (ağrıyor: arıy, bağrıyor: barıy, /a/'lar uzun.) Ateş, düş­tüğü yeri yakar.

Köpek, bok yemekten vazgeçer mi? Huylu, huyundan vazgeçmez.

Ölme gitme dünyası. (dünyası: dünyasi, /a/ kısa.) Ölen unutulur. Geridekiler kendi yaşamlarına bakarlar.

Suyla ateşle oyun olmaz. (Suyla: Suyle) Deniz ve göl gibi yerlerin şakası yoktur, buralar tehlikelidir. Yakıcı maddelerle de şaka yapılmaz. Kısacası, gereksindiğimiz su ve ateşten yararlanırken uyanık olmalıyız.

Taş, yerinde ağırdır. (ağırdır: avurdir.) Kimse kimsenin yerini tutamaz. İnsanların yeri (değeri), yokluğunda (öldüğünde) anlaşılır.

____________________

* Bu yazının birincisi ÇTD’nin 106. (Aralık 1996) sayısında yayımlanmıştır (ss. 14-20)

(ÇTD 119, Ocak 1998)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  “de” Sözcüğü Sorunu Ali TÜRKSEVEN               Sorun Şifreleri çok tartışılan şu 2011 YGS’nin 29. Türkçe sorusu, “bağlaç”ın ne ol...