NİTELEME
SIFATLARININ BÖLÜMLENDİRİLİŞİ
Ali TÜRKSEVEN
Sıfat
Dilbilgisi yapıtlarımızda “sıfat”ın
tanımı konusunda bir sorun yoktur: Varlıkları/adları niteleyen ya da belirten
sözcüklere sıfat denir. Yine
sıfatların öncelikle niteleme sıfatları ve belirtme sıfatlara diye iki ana
başlığa ayrıldığı konusunda görüş birliği vardır.
Konuya
Yaklaşımlar
Sıfat tür ve görevindeki sözcüğün
tek başına "ne" olduğu konusunda görüş ayrılıkları başlar. Ergin ve
Banguoğlu benzer bir yaklaşım içindedir. Ergin "...sıfatlar tek başlarına
vasıf ve belirtme isimlerinden başka bir şey değildirler." (Ergin,
1980:244) derken sıfat tür ve görevinde kullanılabilen bir sözcüğün ada
bağlanmadığında sıfat da olmadığı kanısındadır. Yine belirteç konusunda bilgi
verirken "Tek başına sıfat olmadığı gibi tek başına zarf da yoktur."
(Ergin,1980:258) der. Ergin'in bakış açısını bütünlemesi açısından işaret
sıfatlarına ilişkin görüşünü de aktaralım: ".. .aslında ve tek başlarına
işaret zamirleridir." (Ergin,1980:247)
Banguoğlu da "...sıfatlar aslında
ayrı varlıklar değil, varlıklara bağlı kavramlardır." (Banguoğlu,
1974:341), "...varlıkların adlarını belirgin bir vasıflarıyla alıp sıfat
olarak kullanırız." (Banguoğlu, 1974:344) demektedir.
Ergin'in "demir kapı, altın
yüzük" (Ergin,1980:246), "altın saat" (Ergin, 1980:381);
Banguoğlu'nun "baba adam, hanım kadın, erkek çocuk, eşek herif, koç
burun, sırma saç, dev teşebbüs, Fındık Fatma, Yıldırım Bayezit"
(Banguoğlu, 1974:344), "demir kapı, altın kalem, gümüş şekerlik, taş
köprü, hasır iskemle, tahta masa, ipek çorap, yün ceket, Toprakkale"
(Banguoğlu, 1974:345) gibi öbekleri sıfat takımı, takımdaki birinci sözcüğü de
niteleme sıfatı saydığını belirtmeliyiz.
Ayrılıklar/Çelişkiler: Edlskun'un yaklaşımları,
örnekleri Ergin ve Banguoğlu'yla pek çok noktada özdeştir; ancak Ediskun
"Sıfat takımlarında, sıfat bir unvan sıfatı ise, kimi isimden önce, kimi
isimden sonra, kimi, önce de, sonra da gelebilir" (Ediskun, 1985:145)
diyerek onlardan ayrılır. "Ziya Paşa, Zeynep Onbaşı, Şinasi Efendi, Cem
Sultan, Nasrettin Hoca, Evliya Çelebi" (Ediskun, 1985:145) öbeklerindeki
ikinci sözcükleri sıfat sayar. Ediskun'un şu bilgi ve örnekleri de ilginçtir:
"...isimden önce gelen sıfat, o ismin kimliğini gösterir, kişiliğini
belirtir, ismi tasvir eder, isimden sonra gelen sıfatlar ise, o ismin
niteliğini haber verir, ismi tanımlar, örneğin: çalışkan öğrenci takımında
çalışkan sıfatı öğrenci’yi tasvir etmekte; ''Bu öğrenci çalışkan(dır)"
sözünde ise, çalışkan sıfatı, ismin niteliğini haber vermektedir."
(Ediskun, 1985:132)
Gencan'ın san(unvan) sıfatları
konusundaki görüşleri Ediskun'la özdeştir (Gencan, 1979:179,180,185). Gencan da
"sıfatların ad yerinde kullanılması, yani adlaşması" başlığı altında
"Kolayca anlaşılacak durumlarda sıfat takımlarından ad düşer, anlamıyla
takısı sıfata geçer. Böylece adı düşmüş sıfatlar, anlamca bir sıfat takımıdır.
Kendisinde takımı kuran iki sözcüğün de anlamı vardır:
Çalışkan
insanlar başarı gösterir.
Çalışkanlar başarı
gösterir." (Gencan,1979:188)
diyerek
sıfat konusunu biraz daha karmaşıklaştırır. Gencan, adlaşmış sıfatların ad
takımlarında tümleyen oluşuna "birçoğunun anlayışı" örneğini de verir
(Gencan,1979:190). Gencan'ın adlaşmış sıfat mantığıyla bakarsak buradaki
"birçoğunun" sözcüğünü "adıllaşmış sıfat" diye
adlandırmamız gerekir. Gencan, niteleme sıfatlarının, eylemi niteleyince
(güzel düşün, iyi hisset...), durum belirteci olduğunu da söyler
(Gencan,1979:419) . Yine Gencan'ın mantığıyla bu kullanımı "belirteçleşmiş
sıfat" diye adlandırmak gerekir.
Sözcük Türleri adlı yapıtın
"Sıfat" ve "Belirteç" bölümlerini hazırlayan Kutluk’un
Gencan etkisinde olduğu açıktır. Kutluk, "sıfatların adlaşması, belirteç
olması" gibi konuları onun gibi ele alır (Kutluk, 1983:68-115). Ayrıca
Kutluk, (sıfatların) "...bir adın önünde tamlayan olarak görev aldıkları
kesindir." (Kutluk, 1983:77) derken "Sıfatlar genellikle tamlama
biçiminde kullanılır." (Kutluk,1983: 72) yargısındaki genellikle
sözcüğüyle de kesine ters düşmektedir. Kutluk, yaygın olarak kullanılan
"Durum Belirteçleri" başlığı yerine de "Niteleme
Belirteçleri"ni yeğlemekte ve "Niteleme sıfatlarından oluşan
belirteçlerdir." (Kutluk,1983:106) diyerek niteleyici birtakım sözcüklerin
türünü baştan sıfat olarak saptamaktadır.
Sözcük Türleri adlı yapıtın
"Ad" bölümünü hazırlayan Atabay "Adın Sıfat Oluşu" başlığı
altında "Sözcükler kendileriyle birlikte bulunan adların niteliklerini,
sayılarını, ölçülerini belirttikleri zaman sıfat olurlar: güzel kız, sarı çiçek..."
(Atabay, 1983:64) dedikten sonra "Sıfattan Ad" başlığı altında da “Sıfatlar
da görev ve anlam yönünden ad gibi kullanılabilirler: Güzeller geçidi…” (Atabay,
1983:65) diyerek ilginç bir durum sergilemektedir.
Ediskun, Gencan, Kutluk ve (bir
ölçüde) Atabay "sıfat"ın tanımı (doğal olarak da görevi) konusunda
doğru bir noktadan yola çıkmalarına karşın ayrıntıya girdikçe kimi örnekleri
yanlış adlandırmışlardır. Ergin ve Banguoğlu'nun görüş ve örnekleri özenle
incelenecek olursa (ad, sıfat, belirteç konusunda), tutarlılıkları
saptanacaktır. Devrimci dilcilerde doğal olarak Ergin'e karşı bir soğukluk
vardır; ancak Türkçenin kurallarının doğru saptanması/adlandırılması ve örneklerin
yerli yerine oturtulabilmesi için Ergin’in bilimsel, tutarlı yargıları da göz
ardı edilmemelidir.
Niteleme
Sıfatlarının Bölümlendirilmesi
Belirtme sıfatlarını alt
başlıklara ayırma konusunda olduğu gibi, niteleme sıfatlarını alt başlıklara
ayırmama konusunda da uzmanlar arasında -neredeyse- bir görüş birliği vardır.
Niteleme sıfatları genellikle "Varlıkları niteleyen, yani varlıkların
durumlarını, biçimlerini, renklerini özelliklerini… -kısaca:nasıl olduklarını-
gösteren sözcükler" (Gencan, 1979:171) diye tanımlanır; ama "durum
sıfatları", "biçim sıfatları" , "renk sıfatları" gibi
başlıklar açılmaz. Ergin, niteleme sıfatlarını çeşitlere ayırmayı gereksiz
bulurken (Ergin, 1980:247), Ediskun da başlık açmaksızın niteleme sıfatlarının
özelliklerini sıralarken "durum, biçim, renk" niteliklerini ayrı
maddelere ayırarak örnekler (Ediskun, 1985:132,133). Sözcük Türleri adlı
yapıtın verdiği bilgiye göre ise Kononov, niteleme sıfatlarını alt başlıklara
ayırmaktadır (Kutluk, 1983:78).
Adsoylu sözcüklerle ilgili
sorunları, karışıklıkları gidermek için, niteleme sıfatı olarak görev yapan
sözcükleri bölümlendirmekte yarar vardır. Aşağıdaki bölümlendirme bu yazıda
yararlanılan yazarların örnekleri de gözetilerek yapılmıştır.
Niteleme
Sıfatları
Varlıkların durumunu, biçimini,
rengini, yapıldığı maddeyi, neye benzediğini, hangi devinimde olduğunu
niteleyen sıfatlardır:
1.
Durum Sıfatları:
Varlıkların durumlarını niteleyen sıfatlardır: iyi/kötü adam, çalışkan/tembel/üşengeç
öğrenci, açık/kapalı kapı, tuzlu/tuzsuz yemek, soğuk/sıcak/ılık su, kirli/temiz
giysi, zevkli/ zevksiz insan, konuşkan/suskun/geveze arkadaş, yurtsever/hain görevli, yorgun/dinç koşucu, yapay/doğal deri, vurdumduymaz/duyarlı/alıngan
kişi, üzgün/sevinçli öğretmen, ürkek/girişken kız, uysal/dikbaşlı öğrenci, uyumlu/uyumsuz
çocuk, uçarı/ağırbaşlı kadın, uygar/ilkel insan, titiz/düzenli/savruk koca, tatlı/acı
söz, sakin/sinirli yönetici, pahalı/ucuz giysi, kışlık/yazlık çorap, sağlam/çürük
diş, gülünç/üzücü film, kız/erkek çocuk, usta/acemi asker, cömert/pinti
patron, bilgili/bilgisiz insan, bağımlı/bağımsız ülke, eli ağır adam, cinsel sorunlar...
2.
Biçim Sıfatları:
Varlıkların biçimlerini niteleyen sıfatlardır: büyük/küçük ev, mini
etek, uzun/orta/kısa boy, şişman/zayıf adam, kıvırcık saç, yuvarlak/dörtgen
masa...
3.
Renk Sıfatları:
Varlıkların renklerini niteleyen sıfatlardır: mavi/yeşil/kara/ela/kahverengi gözler, sarı/kırmızı/kızıl/kavuniçi kazaklar, gülkurusu örtü, külrengi
bulutlar, bej takım, beyaz çarşaf, camgöbeği duvarlar...
4.
Madde Sıfatları:
Varlıkların hangi maddeden yapıldığını niteleyen sıfatlardır: taş köprü, demir kapı, altın
bilezik, mermer mezar, tahta masa, gümüş kolye, yün kazak, çelik kapı, metal çerçeve, naylon torba,
kâğıt bardak, plastik şişe, karton
kutu, cam kâse, kristal sürahi, bakır
tencere, deri çanta, teneke kutu, tunç heykel...
5.
Benzetme Sıfatları: Varlıkların neye benzediğini
niteleyen sıfatlardır: tilki Selim, kurt politikacı, aslan asker, İnek Şaban, servi boy, inci diş, gül yanak, kömür göz, taş kafa, çelik bilek...
6.
Devinim Sıfatları: Varlıkların hangi devinimde
olduğunu zaman ilgisiyle niteleyen sıfatlardır. Eylemsi türlerinden sıfateylem(ortaç,
partisip)dir: giden gemi, yıkılası düzen, çıkmaz sokak, yazarkasa, bildik
sözler, yaşanacak mutluluklar, okunmuş kitaplar…
Sonuç
Adsoylu sözcüklerin türünü, tümce
ya da sözcük öbeklerinden ayrı olarak tek başına adlandırmak yanlışlıklara yol
açabilir. Bu bağlamda en çok karıştırılanlar "ad-sıfat-belirteç"
türleridir. Özellikle bir sözcük tek başınayken onu "sıfat" ya da
"belirteç" saymak iç içe bir yığın yanlışı da yanında getirmektedir.
Niteleme sıfatlarının bölümlendirilmesi, sözcük türlerinin yerli yerine oturmasını
kolaylaştırmasının yanı sıra "takısız ad takımı, adlaşmış sıfat, sıfattan
ad, sıfatların belirteç olarak kullanılması, addan sonra gelen san sıfatı"
gibi tutarsızlık, çelişki ve yer yer yanlışlıklar barındıran bilgileri yeniden
değerlendirmeyi sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
Banguoğlu, Tahsin. Türkçenin Grameri. İstanbul: Kendi
yayını, 1974.
Ediskun, Haydar. Türk Dilbilgisi. İstanbul: Remzi
Kitabevi, 1985.
Ergin, Muharrem. Türk Dil Bilgisi. Beşinci Baskı.
İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1980.
Gencan, T .Nejat. Dilbilgisi. Gözden geçirilmiş dördüncü
baskı. Ankara: TDK Yayınları, 1979.
Kutluk, İbrahim, Neşe
Atabay ve Sevgi Özel. Sözcük Türleri.
Ankara: TDK Yayınları, 1983.
(Çağdaş Türk Dili 192, Şubat 2004)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder