18 Kasım 2021 Perşembe


 

NİTELEME SIFATLARININ BÖLÜMLENDİRİLİŞİ

Ali TÜRKSEVEN

Sıfat

Dilbilgisi yapıtlarımızda “sıfat”ın tanımı konusunda bir so­run yoktur: Varlıkları/adları niteleyen ya da belirten sözcüklere sıfat denir. Yine sıfatların öncelikle niteleme sıfatları ve belirt­me sıfatlara diye iki ana başlığa ayrıldığı konusunda görüş birliği vardır.

Konuya Yaklaşımlar

Sıfat tür ve görevindeki sözcüğün tek başına "ne" olduğu ko­nusunda görüş ayrılıkları başlar. Ergin ve Banguoğlu benzer bir yaklaşım içindedir. Ergin "...sıfatlar tek başlarına vasıf ve belirtme isimlerinden başka bir şey değildirler." (Ergin, 1980:244) derken sıfat tür ve görevinde kullanılabilen bir sözcüğün ada bağlanmadı­ğında sıfat da olmadığı kanısındadır. Yine belirteç konusunda bilgi verirken "Tek başına sıfat olmadığı gibi tek başına zarf da yoktur." (Ergin,1980:258) der. Ergin'in bakış açısını bütünlemesi açısından işaret sıfatlarına ilişkin görüşünü de aktaralım: ".. .aslında ve tek başlarına işaret zamirleridir." (Ergin,1980:247)

Banguoğlu da "...sıfatlar aslında ayrı varlıklar değil, var­lıklara bağlı kavramlardır." (Banguoğlu, 1974:341), "...varlıkların adlarını belirgin bir vasıflarıyla alıp sıfat olarak kullanırız." (Banguoğlu, 1974:344) demektedir.

Ergin'in "demir kapı, altın yüzük" (Ergin,1980:246), "altın saat" (Ergin, 1980:381); Banguoğlu'nun "baba adam, hanım kadın, er­kek çocuk, eşek herif, koç burun, sırma saç, dev teşebbüs, Fındık Fatma, Yıldırım Bayezit" (Banguoğlu, 1974:344), "demir kapı, altın kalem, gümüş şekerlik, taş köprü, hasır iskemle, tahta masa, ipek çorap, yün ceket, Toprakkale" (Banguoğlu, 1974:345) gibi öbekleri sıfat takımı, takımdaki birinci sözcüğü de niteleme sıfatı saydığı­nı belirtmeliyiz.

Ayrılıklar/Çelişkiler: Edlskun'un yaklaşımları, örnekleri Ergin ve Banguoğlu'yla pek çok noktada özdeştir; ancak Ediskun "Sıfat takımlarında, sıfat bir unvan sıfatı ise, kimi isimden önce, kimi isimden sonra, kimi, önce de, sonra da gelebilir" (Ediskun, 1985:145) diyerek onlardan ayrılır. "Ziya Paşa, Zeynep Onbaşı, Şinasi Efendi, Cem Sultan, Nasrettin Hoca, Evliya Çelebi" (Ediskun, 1985:145) öbeklerindeki ikinci sözcükleri sıfat sayar. Ediskun'un şu bilgi ve örnekleri de ilginçtir: "...isimden önce gelen sıfat, o is­min kimliğini gösterir, kişiliğini belirtir, ismi tasvir eder, isim­den sonra gelen sıfatlar ise, o ismin niteliğini haber verir, ismi tanımlar, örneğin: çalışkan öğrenci takımında çalışkan sıfatı öğren­ci’yi tasvir etmekte; ''Bu öğrenci çalışkan(dır)" sözünde ise, çalış­kan sıfatı, ismin niteliğini haber vermektedir." (Ediskun, 1985:132)

Gencan'ın san(unvan) sıfatları konusundaki görüşleri Ediskun'la özdeştir (Gencan, 1979:179,180,185). Gencan da "sıfatların ad yerinde kullanılması, yani adlaşması" başlığı altında "Kolayca anlaşılacak durumlarda sıfat takımlarından ad düşer, anlamıyla takısı sıfata ge­çer. Böylece adı düşmüş sıfatlar, anlamca bir sıfat takımıdır. Ken­disinde takımı kuran iki sözcüğün de anlamı vardır:

Çalışkan insanlar başarı gösterir.

Çalışkanlar          başarı gösterir." (Gencan,1979:188)

diyerek sıfat konusunu biraz daha karmaşıklaştırır. Gencan, adlaşmış sıfatların ad takımlarında tümleyen oluşuna "birçoğunun anlayışı" örneğini de verir (Gencan,1979:190). Gencan'ın adlaşmış sıfat mantı­ğıyla bakarsak buradaki "birçoğunun" sözcüğünü "adıllaşmış sıfat" diye adlandırmamız gerekir. Gencan, niteleme sıfatlarının, eylemi ni­teleyince (güzel düşün, iyi hisset...), durum belirteci olduğunu da söyler (Gencan,1979:419) . Yine Gencan'ın mantığıyla bu kullanımı "belirteçleşmiş sıfat" diye adlandırmak gerekir.

Sözcük Türleri adlı yapıtın "Sıfat" ve "Belirteç" bölümlerini hazırlayan Kutluk’un Gencan etkisinde olduğu açıktır. Kutluk, "sıfat­ların adlaşması, belirteç olması" gibi konuları onun gibi ele alır (Kutluk, 1983:68-115). Ayrıca Kutluk, (sıfatların) "...bir adın önün­de tamlayan olarak görev aldıkları kesindir." (Kutluk, 1983:77) der­ken "Sıfatlar genellikle tamlama biçiminde kullanılır." (Kutluk,1983: 72) yargısındaki genellikle sözcüğüyle de kesine ters düşmektedir. Kutluk, yaygın olarak kullanılan "Durum Belirteçleri" başlığı yerine de "Niteleme Belirteçleri"ni yeğlemekte ve "Niteleme sıfatlarından oluşan belirteçlerdir." (Kutluk,1983:106) diyerek niteleyici birtakım sözcüklerin türünü baştan sıfat olarak saptamaktadır.

Sözcük Türleri adlı yapıtın "Ad" bölümünü hazırlayan Atabay "Adın Sıfat Oluşu" başlığı altında "Sözcükler kendileriyle birlikte bulunan adların niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirttikleri zaman sıfat olurlar: güzel kız, sarı çiçek..." (Atabay, 1983:64) dedikten sonra "Sıfattan Ad" başlığı altında da “Sıfatlar da görev ve an­lam yönünden ad gibi kullanılabilirler: Güzeller geçidi…” (Atabay, 1983:65) diyerek ilginç bir durum sergilemektedir.

Ediskun, Gencan, Kutluk ve (bir ölçüde) Atabay "sıfat"ın tanımı (doğal olarak da görevi) konusunda doğru bir noktadan yola çıkmaları­na karşın ayrıntıya girdikçe kimi örnekleri yanlış adlandırmışlardır. Ergin ve Banguoğlu'nun görüş ve örnekleri özenle incelenecek olursa (ad, sıfat, belirteç konusunda), tutarlılıkları saptanacaktır. Dev­rimci dilcilerde doğal olarak Ergin'e karşı bir soğukluk vardır; an­cak Türkçenin kurallarının doğru saptanması/adlandırılması ve örnek­lerin yerli yerine oturtulabilmesi için Ergin’in bilimsel, tutarlı yargıları da göz ardı edilmemelidir.

Niteleme Sıfatlarının Bölümlendirilmesi

Belirtme sıfatlarını alt başlıklara ayırma konusunda olduğu gi­bi, niteleme sıfatlarını alt başlıklara ayırmama konusunda da uzman­lar arasında -neredeyse- bir görüş birliği vardır. Niteleme sıfatları genellikle "Varlıkları niteleyen, yani varlıkların durumlarını, bi­çimlerini, renklerini özelliklerini… -kısaca:nasıl olduklarını- gösteren sözcükler" (Gencan, 1979:171) diye tanımlanır; ama "durum sıfatları", "biçim sıfatları" , "renk sıfatları" gibi başlıklar açıl­maz. Ergin, niteleme sıfatlarını çeşitlere ayırmayı gereksiz bulur­ken (Ergin, 1980:247), Ediskun da başlık açmaksızın niteleme sıfatlarının özelliklerini sıralarken "durum, biçim, renk" niteliklerini ayrı maddelere ayırarak örnekler (Ediskun, 1985:132,133). Sözcük Tür­leri adlı yapıtın verdiği bilgiye göre ise Kononov, niteleme sıfatla­rını alt başlıklara ayırmaktadır (Kutluk, 1983:78).

Adsoylu sözcüklerle ilgili sorunları, karışıklıkları gidermek için, niteleme sıfatı olarak görev yapan sözcükleri bölümlendirmekte yarar vardır. Aşağıdaki bölümlendirme bu yazıda yararlanılan yazar­ların örnekleri de gözetilerek yapılmıştır.

Niteleme Sıfatları

Varlıkların durumunu, biçimini, rengini, yapıldığı maddeyi, neye benzediğini, hangi devinimde olduğunu niteleyen sıfatlardır:

1. Durum Sıfatları: Varlıkların durumlarını niteleyen sıfatlar­dır: iyi/kötü adam, çalışkan/tembel/üşengeç öğrenci, açık/kapalı kapı, tuzlu/tuzsuz yemek, soğuk/sıcak/ılık su, kirli/temiz giysi, zevkli/ zevksiz insan, konuşkan/suskun/geveze arkadaş, yurtsever/hain görevli, yorgun/dinç koşucu, yapay/doğal deri, vurdumduymaz/duyarlı/alıngan kişi, üzgün/sevinçli öğretmen, ürkek/girişken kız, uysal/dikbaşlı öğrenci, uyumlu/uyumsuz çocuk, uçarı/ağırbaşlı kadın, uygar/ilkel insan, titiz/düzenli/savruk koca, tatlı/acı söz, sakin/sinirli yö­netici, pahalı/ucuz giysi, kışlık/yazlık çorap, sağlam/çürük diş, gülünç/üzücü film, kız/erkek çocuk, usta/acemi asker, cömert/pinti patron, bilgili/bilgisiz insan, bağımlı/bağımsız ülke, eli ağır adam, cinsel sorunlar...

2. Biçim Sıfatları: Varlıkların biçimlerini niteleyen sıfat­lardır: büyük/küçük ev, mini etek, uzun/orta/kısa boy, şişman/zayıf adam, kıvırcık saç, yuvarlak/dörtgen masa...

3. Renk Sıfatları: Varlıkların renklerini niteleyen sıfatlar­dır: mavi/yeşil/kara/ela/kahverengi gözler, sarı/kırmızı/kızıl/kavu­niçi kazaklar, gülkurusu örtü, külrengi bulutlar, bej takım, beyaz çarşaf, camgöbeği duvarlar...

4. Madde Sıfatları: Varlıkların hangi maddeden yapıldığını ni­teleyen sıfatlardır: taş köprü, demir kapı, altın bilezik, mermer mezar, tahta masa, gümüş kolye, yün kazak, çelik kapı, metal çerçeve, naylon torba, kâğıt bardak, plastik şişe, karton kutu, cam kâse, kristal sürahi, bakır tencere, deri çanta, teneke kutu, tunç heykel...

5. Benzetme    Sıfatları: Varlıkların neye benzediğini niteleyen sıfatlardır: tilki Selim, kurt politikacı, aslan asker, İnek Şaban, servi boy, inci diş, gül yanak, kömür göz, taş kafa, çelik bilek...

6. Devinim      Sıfatları: Varlıkların hangi devinimde olduğunu za­man ilgisiyle niteleyen sıfatlardır. Eylemsi türlerinden sıfateylem(ortaç, partisip)dir: giden gemi, yıkılası düzen, çıkmaz sokak, yazarkasa, bildik sözler, yaşanacak mutluluklar, okunmuş kitaplar…

Sonuç

Adsoylu sözcüklerin türünü, tümce ya da sözcük öbeklerinden ayrı olarak tek başına adlandırmak yanlışlıklara yol açabilir. Bu bağlamda en çok karıştırılanlar "ad-sıfat-belirteç" türleridir. Özellikle bir sözcük tek başınayken onu "sıfat" ya da "belirteç" saymak iç içe bir yığın yanlışı da yanında getirmektedir. Niteleme sıfatlarının bölümlendirilmesi, sözcük türlerinin yerli yerine oturmasını kolaylaştırmasının yanı sıra "takısız ad takımı, adlaşmış sı­fat, sıfattan ad, sıfatların belirteç olarak kullanılması, addan sonra gelen san sıfatı" gibi tutarsızlık, çelişki ve yer yer yan­lışlıklar barındıran bilgileri yeniden değerlendirmeyi sağlayacaktır.

KAYNAKÇA

Banguoğlu, Tahsin. Türkçenin Grameri. İstanbul: Kendi yayını, 1974.

Ediskun, Haydar. Türk Dilbilgisi. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1985.

Ergin, Muharrem. Türk Dil Bilgisi. Beşinci Baskı. İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1980.

Gencan, T .Nejat. Dilbilgisi. Gözden geçirilmiş dördüncü baskı. An­kara: TDK Yayınları, 1979.

Kutluk, İbrahim, Neşe Atabay ve Sevgi Özel. Sözcük Türleri. Ankara: TDK Yayınları, 1983.

                                                                                                                (Çağdaş Türk Dili 192, Şubat 2004)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  “de” Sözcüğü Sorunu Ali TÜRKSEVEN               Sorun Şifreleri çok tartışılan şu 2011 YGS’nin 29. Türkçe sorusu, “bağlaç”ın ne ol...