18 Kasım 2021 Perşembe


 

"YAŞAMAK KADAR İNCE(*)"LİKLİ ŞİİRLER

Ali TÜRKSEVEN

Sabahattin Akman'ı "Spylos'un deli ozanı" diye adlandırmak, en uygunu bence. Yıllarca süren paranoyalardan, şizof­renilerden sonra (Halil Şahan'ın deyimiyle) "yürekten koparılan sözcüklerle" oluşlu bu yapıt. Yaşamak Kadar İnce, yayımlanıncaya dek, ozanıyla birlikte çok acıdan, çok sevgiden geçti. Bu yapıta giren ve girme­yen şiirleri için Akman, gecenin biri demedi, sabahın altısı demedi çalıştı ve o saatte kentin öbür ucundaki evime yürüye­rek gelip şiirlerini bana okudu. Sözcük seçimindeki aşırı titizliğiyle dizelerini kısa tutan Akman, on yılı aşkın şiir serüve­ninde yüreğinden kopan yüzlerce şiirden ancak otuz beşini aldı bu yapıtına.

Onun insan duyarlığını "Dokunsanız yüreğime/çiçekli bir badem dalı kırılacak (Sessizlik, s.26)" dizeleri çok güzel özet­liyor. Bu duyarlı yürek aşksız olur mu? Yapıta adını veren ilk şiirini Gülnihal'e adarken "yaşamak kadar ince/çocuksu yü­zün (s. 6)" der. Yanlış çıkarsamalar sonu­cunda "Bir esindir Zeliş/tıpış tıpış girer dünyama/dostluklar tırmanır Spil'in etek­lerinden (Esin, s.10)" dizeleriyle aşkını kâğıtlarda yaşar. Yıllar öncesinde kalan bir sevgiliyi "anılar tortusuna düştü Yasemin (Yasemin, s. 29)" diyerek anmadan ede­mez. Çünkü onu yaşama bağlayan, çoğu kez karşılıksız da olsa, aşktır.

Onun, daha tam bitirmediğinde bile çok sevdiğim, (sevgili öğretmenim özden Çelebi'nin deyimiyle) "çarpıldığım" dize­lerinden birkaçı: "Masası/(ah o tahta masası)/nasıl da serilir dirseklerinin altına (Ozanın Nefesi, s.11)", "elbet bir başka bahara/gülüşlerinde papatyalar patlar (Papatyalar, s.19)." Her ozan gibi o da büyümek, dağlar gibi büyümek, sular gibi çoğalmak düşünü kurar: "Bir yanım akar Gediz/bir yanım büyür Spil (Yaşadıkça, s. 33)"

Bir ara kuşkulanır kendinden "bense bir denemeden geçiriyordum kendimi/acı sular gibi süzülerek koynuna (Saydam Duvarlar, s.17)" der. Daha sonra bu dizeler neler yaşattı ona!.. Bir başka ozanın, kendi im­gelerini çaldığını düşündü; usu gitti gitti geldi.

İlkyaz gelmiştir, mayıs ayı ve de 1 Mayıs. "Her dağda her bahar/papatyalar patlar (Papatyalar, s.19)" dizeleriyle, 80'lerde kentlerde kutlanamayan bayramı dağlara taşır.

İlk yazıldığı günlerde yaptığım eleş­tiri, geçerliğini koruyor: Kimi dizelerde Ahmed Arif ve Orhan Veli etkisi sezili­yor. "Dayanamam gözyaşlarına/dayana­mam ölürüm bak (Aşk, s.15) " dizeleri A. Arif’in "Sus, kimseler duymasın/Duy­masın, ölürüm ha. (Suskun, s.39)" dizelerini çağrıştırıyor, "gördüm ki gerçek gizli/istiridye kabuğunda (Dizeyle Yol­culuk, s.9)" dizeleri de O. Veli'nin "Ha­tırlarım ilk görüşümü dünyayı,/Bir midye kabuğunun aralığından: (...) Hâlâ tuzlu akar kanım/İstiridyelerin kestiği yerden. (Denizi Özleyenler İçin, s.141)" dizelerine yakınmış izlenimi veriyor.

Yapıtın biçimi, içeriğine hiç yakış­mıyor. Sanat çevresinde İstanbul'un dışı­nın "taşra" sayıldığı koşullarda, olanak­sızlıklar içindeki S. Akman, "uyduruk" bir yayıneviyle ancak bunu başarabildi. "Aylak(ayak), şeşhülislam (şeyhülislam), bordo (bordro)" gibi az da olsa, dizgi yanlışlarının bulunması anlamı değişti­riyor, içeriği baltalıyor. Yapıtın "İçinde­kiler" bölümünün olmaması ise, bağış­lanamaz bir eksiklik.

S. Akman’ın "Yaşamak Kadar İnce"si "iyi şiir" basmak isteyen yayınevlerinin ilgisini bekliyor. Çünkü bu şiirler, okun­mayı hak ediyor: "mavi mavi bir gecede/ bakışlarım durur/ bir kentin uykusunda/ uyanır bende bütün güzellikler (Esin, s.10)"...

___________________

*Sabahattin Akman, Şiir, Niobe Yayıncılık, Manisa 1993, 42 Sayfa

(Çağdaş Türk Dili 85, Mart 1995)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  “de” Sözcüğü Sorunu Ali TÜRKSEVEN               Sorun Şifreleri çok tartışılan şu 2011 YGS’nin 29. Türkçe sorusu, “bağlaç”ın ne ol...