NİZAMETTİN
UĞUR'A YANIT
ALİ TÜRKSEVEN
26 Eylül 1995 günü, Cumhuriyet’in
ikinci sayfasında, Nizamettin Uğur'un "Dil, Dil Yanlışları, Söylem…''
başlıklı bir yazısı yayımlandı. Uğur, bu yazısının bir bölümünde "Son üç
beş aydır, Çağdaş Türk Dili dergisinde, sıfat ve ad tamlamalarının ne olduğunu
tartışan yazılar yayımlandı." deyip bu tartışmanın yapılış biçimini eleştirmeye
koyuluyor. Uğur, bu yazısı yayımlandığı gün (sanırım, ikimiz de bunu
bilmiyorken), ayaküstü yaptığımız bir konuşmada bana "Gereksiz bir
tartışma başlattın." demişti. Evet, Çağdaş Türk Dili dergisinin
77/78.(Temmuz/Ağustos 1994 "Dil ve Kavram Yazıları özel Sayısı")
sayısında yayımlanan " ‘Takısız Ad Takımı’ Olabilir mi?" başlıklı
yazım, bir tartışma başlattı. Bu tartışma henüz bitmedi. Uğur'a göre "Bu
tartışmalarda söylenenler, yıllar önce de olduğu gibi yazılmıştı."
Bu tartışma Çağdaş Türk Dili ve
Türk Dili (TDK) dergilerinde sürüyorken, Nizamettin Uğur'un, konuyu neden
Cumhuriyet gazetesine taşıdığını anlayamadım. Bir yandan "tartışma ve
araştırma sürekliliğinin olmaması"ndan yakınırken, bir yandan da -bir
bakıma bu sürekliliği sağlayan- bu tartışmayı "gereksiz" bulmasını
da anlayamadım.
Açtığım tartışmanın
"yeni" olmadığını biliyorum. Tartışmaya katılanlar da çok yeni şeyler
söyle(ye)miyorlar; bu da doğru. Öncelikle şunu belirtmeliyim: Gereksiz bir
tartışma olsaydı, Çağdaş Türk Dili dergisi bu yazımı yayımlamazdı; hadi
(nedense) yayımladı diyelim, dil sorunları üzerine düşünenler, oturup da
sayfalarca yazı döktürmezlerdi. Dahası Nizamettin Uğur'un kendisi de, ucundan
kıyısından bu "gereksiz"liğe bulaşmazdı. Ayrıca, daha önce tartışılıp
da çözümlenememiş bir konuyu gündeme getirmekte ne sakınca var?
Konuyu bütünüyle izleyememiş
olanlar (ya da öğrenmek isteyenler) için, bu tartışmayla ilgili yazıları kısaca
belirteyim: “ 'Takısız Ad Takımı' Olabilir mi?” (Ali Türkseven, Çağdaş Türk
Dili, sayı 77/78), "Takısız Ad Tamlaması" (Süreyya Eryaşar, ÇTD,
sayı 85), “Türkçede ‘Takısız Ad Takımı' Vardır” (Osman Bolulu, ÇTD, sayı 88),
" 'Takısız Ad Takımı’ Olabilir mi?-2" (Ali Türkseven, ÇTD, sayı 88),
" 'Takısız Ad Tamlaması' Sorunu" (Prof. Dr.Hamza Zülfikar, Türk Dili,
sayı 523), "Takısız Ad Takımı Sorunu" (Dr. Tahir Kahraman, ÇTD, sayı
91), "Takısız Ad Tamlaması mı, Sıfat Takımı mı" (Tahir Balcı, ÇTD,
sayı 92). Ayrıca A .Cengiz Büker’in ÇTD'ye bıraktığı (benim de rastgele görüp
okuduğum), yayımlanmayı bekleyen güzel bir yazısı var.
Bu tartışma gerekliydi.
"Takısız Ad Takımı" sorunu çözülünceye dek de bu tartışma bitmemeli.
Uğur, "çok da kuralcı olmamakta
yarar" görse de, dilbilgisi "kuralcı"dır. Anadilimizin
öğretimindeki önemli engellerden biri de, bu kurallardaki dağınıklıktır, görüş
ayrılıklarıdır. Söz konusu sorun, geçmiş dönemlerde, şimdiki gibi yoğun
tartışılmamıştı. Bu yüzden de bir sonuca varılamamıştı. Şimdiyse, sorun
çözülecekmiş gibi geliyor bana. Ayrıca sorunu çözmek zorundayız da. Çünkü 1995
ÖYS sorularının biri, yine yanlış geliyor bana: "Aşağıdaki cümlelerden
hangisinin yüklemi, ekeylem almış bir sıfattır? (A Kitapçığı, 19.soru)" Takısız
ad takını tartışılırken, "sıfat" konusu da aydınlanıyor; tek başına
bir sözcüğün sıfat olamayacağı belirginleşiyor.
Uğur, "Tartışmaya
katılanlar, belli ki eski tartışmalardan habersiz." diyerek, kişileri
bilgisizlikle suçluyor, ağır konuşuyor. Birilerini "bilgisizlik"le
suçlamak, büyük sorumluluk yüklüyor suçlayana. Çünkü Uğur da, bu tartışmayla ilgili
her yazılanı bilmeden yargılara varıyor. "(…) akademik çevrelerin uyuşuk,
vurdumduymazlık içinde" olduğunu yazıyor (Burada -dizgi yanlışı değilse-
bir dil yanlışı var, düzeltelim: "uyuşuk" sözcüğü
"uyuşukluk" olmalı). "Akademik çevreler" sözüyle
doktorları, profesörleri belirtmek istiyorsa, bu tartışmada onlar da var.
Uğur,
"Anlambilim/göstergebilim dünyasının yollarında yürümeye çalışalım biraz
da." diye bitiriyor yazısını. Peki, öyle olsun. Şimdi Uğur'a yakışan da,
"Takısız Ad Takımı" sorununa eğilirken, "tek boyutlu" ve
"kuralcı" olmadan, "anlambilim/göstergebilim" ışığında
çözüm üretmek olmalı.
(Çağdaş Türk Dili 96, Şubat 1996)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder